Claude Cahen günümüzde bile Fransız okuyucusuna şöyle seslenmek ihtiyacını duyuyor:
«...İslâm dünyasının tarihinin kültürümüzde hatırı sayılır bir yer işgal etmesi zorunludur; yalnızca ayrıcalıklı birtakım halklar ve yerlerle sınırlı bir uygarlık kavramını aşmamız zorunludur; İtalya’da Aziz Toma’dan önce Orta Asya’da İbni Sina’nın doğduğunu ve Şam ile Kurtuba’nın camilerinin Fransa ya da Almanya katedrallerinden önce yükseldiğini bilmemiz zorunludur; kültürü ve kudreti dörtnala ilerleyen bir Avrupa karşısında içine düştükleri belki de geçici zaaf nedeniyle günümüzün Müslüman halklarına karşı besleyebileceğimiz küçümseme duygusundan vazgeçmemiz zorunludur...»
Afet İnan şöyle anlatıyor: «...Fransızca coğrafya kitaplarının birinde, Türk ırkının Sarı Irk’a mensup olduğu ve Avrupa zihniyetine göre ikinci... nevi bir insan tipi olduğu yazılı idi.
***
Claude Cahen günümüzde bile Fransız okuyucusuna şöyle seslenmek ihtiyacını duyuyor: «...İslâm dünyasının tarihinin kültürümüzde hatırı sayılır bir yer işgal etmesi zorunludur; yalnızca ayrıcalıklı birtakım halklar ve yerlerle sınırlı bir uygarlık kavramını aşmamız zorunludur; İtalya’da Aziz Toma’dan önce Orta Asya’da İbni Sina’nın doğduğunu ve Şam ile Kurtuba’nın camilerinin Fransa ya da Almanya katedrallerinden önce yükseldiğini bilmemiz zorunludur; kültürü ve kudreti dörtnala ilerleyen bir Avrupa karşısında içine düştükleri belki de geçici zaaf nedeniyle günümüzün Müslüman halklarına karşı besleyebileceğimiz küçümseme duygusundan vazgeçmemiz zorunludur...»
Sayfa 16 - kaynak yayınları, birinci baskı, mayıs 1983
**
Osmanlı İmparatorluğu, bazılarının iddiası gibi, ilk mağlubiyette çadırlarını toplayıp geldiği bozkırlara dönen ve hâkimiyetinden hiçbir iz bırakmayan barbar göçebelerin kurduğu geçici bir devlet değildi.
***
Bir insan öldüğü zaman götürülüp gömülür: ama bir devrim meydana geldiğinde böyle olmaz. Eski toplum öldüğü zaman,onun cesedini tabuta koyup mezara gömemezsiniz. O, bizim aramızda ayrışıp dagılır; ceset çürür ve bizi zehirler. "Lenin"
İlkçağ mitolojisinde, Makedonya’da bir yerlerde Pieria diye bir yöreden söz edilir. Burada bir bilgi pınarı veya çeşmesi olduğuna inanılır; bulup da suyundan içene ömür boyu tanrısal ilham ve bilgelik bahşedermiş. Pieria Pınarı böyle efsaneleşmiş. Şöyle diyor
Alexander Pope, şiirinin bir yerinde: “Bilginin azı tehlikeli bir şeydir / Ya kana kana iç ya da hiç içme Pierian pınarından…” (A little learning is a dangerous thing / Drink deep or drink not of the Pierian Spring).
Bilgiye susamışlık; öyle azıyla, yüzeyseliyle, kulaktan dolmasıyla, dost sohbetinde bir iki lâf satmaya yetecek kadarıyla idare etmeyi aklından bile geçirmemek.
entelektüel bir bakar körlük örneği okumak isteyen için bulunmaz bir kitap. halil berktay son otuz yılda yaşanmış belli başlı olayları aktarıyor, ancak bu olayların neden sonuçları ideolojik filtreden süzüle süzüle en hafif tabirle naif bir bakış açısı sunuyor. geriye baktığımızda kalan tortular büyük bir yanılmışlık, yetmez ama evet gösterisi.
Türkiye Tarihi’nin ilk cildinde 1300 öncesi savaş ve hüküm kronolojisinden ziyade kültürel, ekonomik ve toplumsal durum incelemesi yapılmış. Ben bu tip tarih incelemelerinin, çağın insan yaşayışının anlaşılması açısından çok daha yapıcı ve kültürel mirasımızın derinliğini anlamak için elzem olarak görüyorum. Çok başarılı bir yayın olduğunu söyleyebilirim.
Sina Akşin Türkiye Tarihi'nin amacını şöyle açıklamaktadır: "... Türkiye'de okullarda ve üniversitelerde okutulan tarih genellikle yüzeysel bir tarihtir. Okullarda öğrenciler için tarih en çekilmez, ezbere dayalı, anlamsız ders durumundadır. Üniversite tarih bölümlerinin puanları, yani tarihçiliğe rağbet, çok düşüktür. Tarih, birçoklarımızın gözünde gerçeğin araştırılacağı, heyecan verici bir bilim dalı değil, kabul edilmiş belirli ideolojik ya da siyasal tutumları destekleyecek kanıtların derleneceği bir alandan ibarettir. İşte biz, bu kitabın, ülkemiz tarihçiliğini hal-i pur melalinden kurtarmaya belki mütevazi bir katkısı olur diye düşündük."
Elinizdeki bu cilt, Osmanlı Devletine kadar Türklerin iktisadi ve toplumsal tarihi, kültürü, mimarlık ve sanat tarihi için vazgeçilmez bir kaynaktır.