Her şey bitiyor.
MÖ 536
Güneş soluyor. Çalgılar susuyor. Fırtına yaklaşıyor. Kehanet gerçek oluyor. Yeryüzünün en ihtişamlı krallığı Lidya’nın saltanatı çatırdıyor. Prenses ardına bakmadan koşuyor.
1698
Akdeniz’de bir ada. Kandiller geceyi aydınlatıyor. Genç bir adam kendi hayatını kurtarmak için celladının hayatını kurtarmak
zorunda. Afrika ağlıyor.
1915
Kalküta’da bir masalcı, masallara inanan bir âşık. Yeni Zelanda’da yarım kalan bir aşk. Gelibolu’da bir derviş. Bazı masallar ölümü anlatır, olsun. Âşıklar ölmez.
2003
Amerika yükseliyor. Düşenlerin üstüne basa basa. Bir kadın iki kere âşık olur. Biri babası, biri öteki yarısı. Herkesin bir sırrı vardır, mezarlar o yüzden derin kazılır.
2099
İklim felaketi. Yapay zekâ. Savaş. Susuzluk. Göç. Uzay kolonileri. Küresel pandemi. Dünya kaybediyor. Gidenler kurtuluyor, kalanlar ölüyor. Nüfus sıfır.
Her şey yeni başlıyor.
Olayların merkezinde bir madalyon
"Bugün dünyanın son günü "
"Bugün dünyanın ilk günü "
Öyle bir yazar ki M.Ö 536 yılını da 2099 yılını da müthiş bir anlatım ile anlatıyor. Her bölüm yağ gibi kayıyor ,su gibi akıyor .Her bölüm başlı başına bir roman konusu otur devamını hayal et. Kurgusu,konusu,anafikri,satır araları,edebî dili...Bayıldım,doyamadım keşke daha uzun olsaydı dedirtti.Her kitabını çok severek okudum o yüzden bu kitap çıktığında çok heyecanlandim.Ne yazarsa yazsın gözü kapalı alıp okuyabilirsiniz.Tavsiyemdir...