Hüner Salim veya Hiner Salim (d. 9 Mart 1964) Iraklı Kürt yönetmen.
Irak Kürdistanındaki Akrah kasabasında doğan Salim, Irak'ı 17 yaşında terk etmiş, İtalya'da öğrenim görmüş ve üniversitede okumuştur. Daha sonra ise, hâlen yaşamakta olduğu, Fransa'ya taşınmıştır. 1992 yılında, Körfez Savaşı sonrası, Iraklı Kürtlerin yaşam şartlarını çekmiştir ki bu çekimi Venedik Film Festivali'nde gösterilmiştir. 1998 yılında ilk filmi olan Vive la marie ... et la liberation du Kurdistan' tamamlamış, ikinci filmi olan Passeurs de rêves ise 2000 yılında gösterime girmiştir. Üçüncü filmi olan 2003'de gösterilen Votka Limon Venedik Film Festivali'nde San Marco Ödülü'nü almıştır.[1] 2005 yılında dönemin Fransa Kültür Bakanı Renaud Donnedieu de Vabres'den Chevalier des Arts et Lettres unvanını almıştır. Le Fusil de mon père ("Babamın Tüfeği") isimli hatıralarını içeren kitabı ise 2004 yılında Fransızca ve İngilizce olarak basılmıştır.
Kitap 1970-1980 arasında Irak'ta yaşayan bir Kürt çocuğunun gözünden yaşananları anlatıyor. Ama bu cümleme bakıp sürekli acıların anlatıldığını sanmayın. Esasında anlatılanlar güzel şeyler değil fakat bir çocuğun gözünden okuyunca biraz yumuşuyor sanki. Henüz ne olup bittiğini tam olarak anlayamayan bir çocuktan dinliyoruz aslında yaşanılanları bu yüzden sürgünlerin, acıların yanında hep bir yaşama sevinci, hep bir umut da var. Yer yer göz doldurdu, yer yer gülümsetti, yer yer ürpertti. Bu kitabın yeri bende ayrı olacak. Daha fazla anlatmak istemiyorum direkt sizlere öneriyorum. Buyrun siz de okuyun :)
Daha önce çokça filmlerini izlediğim yazarın tek kitabı... Betimlemeler mesleği gereği olsa gerek o kadar etkileyici. Kendi çocukluk yıllarında yaşadıkları anı-roman olarak değerlendirebileceğimiz eser Yurtsever bir aile fertlerinin özgürlük uğruna verdiği mücadeleyi anlatıyor. Farklı direnme yöntemleri arayan çocuğun yönetmen olarak hayallerine kavuşması oldukça sevindirdi beni. Çocukluk hayali olan "Televizyonun Kürtçe konuşması" yaptığı filmlerle sağlamış oldu. Coca Cola'nın bu denli eserlerinde yer tutmasına net bir anlam veremiyorum. Her ne kadar Başur( Kuzey Irak) uzak bir yaşam sürsek de yaşananlar iki yerde de aynıymış... Sonunda ise anlatılan şahısların yaşamalarını nasıl ikame ettikleri olması inandırıcılığı daha da arttırmış. Bir gözü kör Heybet ananın çocuklarıyla özgür bir ülkede yaşaması dileğiyle...
Gerçekleri yüze vuran bir kitap. Her kürdün okuması gerekli. Yazarın aynı zamanda bir yönetmen olduğu ve "kadraja" almaya uygun olaylar konusunda sağlam bir içgüdüye sahip olduğu görülüyor.