İlhan Eksen

İlhan Eksenİstanbul Sende Kalsın author
Author
7.2/10
13 People
38
Reads
3
Likes
2,037
Views

İlhan Eksen Quotes

You can find İlhan Eksen quotes, İlhan Eksen book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Bir zamanlar...
Yaz aylarında gün ortası “vişne, kaymak!” diye bağırarak geçen ama sesi bir süredir duyulmaz olan dondurmacının sabahları sıcak salep, akşamları da boza satmaya başlaması ise artık kış demekmiş. Mandalina, portakal, soba üstünde çıtırdayarak kebap olan kestane, kapı önlerinde mangalda pişen uskumru, temiz kara pekmez dökülerek yapılan helva ile bitermiş kış ve turfanda heyecanı yeniden başlarmış.
önsöz xiiiKitabı okudu
Reklam
ekmek
Osmanlının “nan-ı aziz” (kutsal ekmek) adını verdiği ekmeğin değil yokluğu, geçici eksikliği bile Bizans’ta hükümdarların korkulu rüyalarından biriydi. Bizans sarayı bu nedenle ekmek yapımında kullanılan tahılların temin ve dağıtımını kendi tekeli altına almış, Mısır’da çıkan tahılın Konstantinopolis’e getirilerek fırınlara dağıtımını ve düzenli ekmek çıkarılmasını sağlayacak örgütlenmeye gitmişti.
Fransız devlet adamı Talleyand “Şeytan kadar kara/ Cehennem kadar sıcak/ Melek kadar saf/ Aşk kadar tatlı,” diye nitelemiş kahve denilen, artık hayatımızın bir parçası olmuş bu vazgeçilmez ve dayanılmaz içeceği.
Sayfa 138Kitabı okudu
Kaymakçı Pando da Kapandı
Eskinin mandırasını, sütlü kaymaklı kahvaltısını merak edenlere gelince, onların Beşiktaş Çarşısı içindeki Bulgar Sütçü Pando ile Kumkapı’daki kaymakçı Boris’den başka da gidecek yerleri kalmadı galiba şu İstanbul’da.
Sayfa 106Kitabı okudu
Meyhaneye karın doyurmaya değil, meze yemeye, rakı ya da şarap içmeye gidilir... gerçek anlamıyla meyhane neredeyse kalmamıştır artık.
Reklam
(19. yy) Deniz ürünleriyle ilgili olarak sardalye, mersin, mercan balıklarıyla lakerda ve çiroza rastlanıyor mutfak kayıtlarında. İki sefer de ıstakoz alınıyor ama bu lll. Napoleon İstanbul’a geldiğinde verilen ziyaret için saray mutfaklarına giriyor.
Bakkallık kurumunun değişime uğraması 1954 yılında “Migros Türk”ün kurulmasıyla başlar.
Birinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki işgal yıllarında İstanbulluların hali Nazım Hikmet’in dizelerinde şöyle yer bulur: Yedikleri mısır koçanıydı ve arpa ve süpürge tohumu ve çöp gibi kaldı çocukların boynu.
Evliya Çelebi bu özel lokantalarda satılan özel yemeği, işkembe çorbasını, “taam-ı mahmuran” mahmurların, ayılamayanların yemeği olarak tanımlamış. O zamandan beri değişen bir şey yok demek ki!
60 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.