1954 doğumlu Karin Fossum günümüz Norveç edebiyatında polisiye roman türün en başarılı temsilcisi. 1992 yılında başladığı Müfettiş Konrad Sejer serisi ile ünlenen Fossum çok sayıda dünya diline çevrilen, çok sayıda ödüle değer görülen bu dizi içerisinde on roman üretmişti.
Bu aralar sıkıcı kitapları çekme gibi bir özelliğim ortaya çıktı herhalde Allahım ya incecik bir kitap nasıl 14 günde biter ki
Kitabı okumam bir yakın arkadaşım sayesinde oldu yazarı bana öyle öve öve anlattı ki dedim okumalıyım ve istanbuldaki evimin kitaplığında eski bir basımını buldum.Yayın evinin dandikliğinden mi yoksa çevirmenin kopyala yapıştır gibi yapıp google translate tarzı çevirisinden mi kitabi hic beğenmedim.Bir de kitap yurdunda bakınırken tesadüf bu yazarımızın pegasus yayınları gibi çok çok sevdiğim bir yayınevinden kitapları olması beni iyice şaşırttı.buradan sesleniyorum size yayınevi hemen durdurun ve asla kitaplarını basmayın
Sana da ayrıca sesleniyorum dedektif sejer olmamış ya sen biran önce bırak şu dedektifçilik işlerini sana göre değil bunlar
Son olarak yazar sesimi duysa da cevap verse sayın hanimefendi lütfen bir sonraki kitabinizda katilin kim olduğunu bir zahmet yazın da kitap bitince eee kimmiş şimdi katil modunda olmayalım
Bir çok polisiye kitabı okumuş biri olarak kitabı beğendiğimi söyleyebilirim,dili çok akıcı ve olay örgüsü çok seri şekilde ilerliyor...
Sonu biraz sürpriz oldu benim açımdan,ve gayet seri bir şekilde okudum, sıkıldığım,veya boğulduğum anlar olmadı çok şükür :)
Velhasıl kelam yeni polisiye okumaya başlamış biriyseniz kesinlikle tavsiye ederim.:)
Yaklaşık 3 günde bitirdiğim #pus beklentilerimin altında kalan bir kitap oldu. Hızlı başladı ama malesef sonraki 150-200 sayfa meraktan uzak, kapı kapı yüzeysel soruşturmanın dışına çıkmadan devam etti. Daha önceki yorumlardan dolayı gerilimi de yüksek bir roman beklerken, gerilimi yok denecek kadar azdı diyebilirim.
Ilk 50-100 sayfa ve son 30 sayfa harici genel notum 10 üzerinden 3 'ün üstüne çıkmazdı. Başlama ve bitiş ile de ancak vasat kabul edilebilecek bir ortalamada kaldı benim için.
Konusuna gelirsek;
Küçük bir kız çocuğunun kaybolması ile başlayan soruşturma beklenmedik bir şekilde göl kıyısında cesedi bulunan genç bir kızın cinayet soruşturmasına dönüyor. Eldeki tanıklar ise 6 yaşındaki bir çocuk ve Down sendromlu herkes tarafından sevilen Raymond.
Gizemden, heyecandan uzak kaleme alınan bir soruşturma süreci... Ve zaten müfettişlerden önce tahmin ettiğiniz bir bitiş.
Kitabın bir kaç yerinde Türk bir aileden ve Türkiye'den alınan halılardan, halıların dokunuş hikayesinden,yurtdışındaki Türklere bakış açısından bahsediyor ve rahatsız edici ya da gurur okşayıcı bir söylem yok.
Sıkı bir polisiye okuru olmamakla birlikte ben bile daha iyilerini okumuştum diyorsam illa ki sizin de okumanız gerekiyor diyemiyorum.
Herkese keyifli okumalar