Dünyanın geleceği felaketler, kıtlıklar ve kuraklıklarla dolu. İnsanlığın hayatta kalmasını sağlamanın tek bir yolu vardır: Yıldızlararası yolculuk. Güneş sistemimizin uzak noktalarında yeni keşfedilen bir solucan deliği, astronotlardan oluşan bir ekibin daha önce hiç kimsenin gitmediği bir yere, insan yaşamını sürdürmek için doğru çevreye sahip olabilecek bir gezegene gitmesine olanak tanır.
Prodüksiyonun perde arkasindaki ciddiyeti hissederek hayranlık duydum. En küçük ayrıntılar için gösterilen özveriyi, işine ve iş arkadaşlarına saygıyı, hakkı teslimi, yetkinliği ve daha bir çok şeyi fark edebiliyorsunuz kitabı okurken (ki kitabin amaci bu degil esasen) İçerigin kalitesi ve doyuruculugu ayrı basari konusu. Nobel ödüllü Caltech'te calışan bir Feynman profesörünün etkileyici anlatimi elbette öğretici de oluyor. Astronomi kulübü öğrencilerim için de bir inceleme konusu belirlenmiş oldu. Bilime ve özelde fizige/astronomiye merakli kisiler icin kesinlikle tavsiye ediyorum.
İnsanların yıldızlararası uzayda en uzağa gönderdiği insansız uzay aracı olan Voyager 1 şu an dünyadan yaklaşık 18 ışık saati uzakta ve bu uzaklığa ulaşmak için 37 yıl yolculuk etmesi gerekti.
Voyager 1, Jüpiter ve Satürn etrafından yaptığı kütleçekim sapan atışlarından destek alarak güneş sisteminin dışına çıkarken saniyede 17 km hızla yol alıyor... 21. yüzyıl roket teknolojisi ve güneş sistemindeki sapanlar birlikte kullanıldığında ulaşılacak en yüksek hız saniyede 300 kilometredir. Bu hızla Tau Ceti'ye (Güneş sistemi dışında canlı yaşamına uygun gezegeni bulunduğu düşünülen en yakın yıldız sistemi) ulaşmak için 13.000 yıl gerekir.
"Selam baba, bugün benim doğum günüm. Bu özel bir doğum günü çünkü bana geri döndüğünde aynı yaşta olabileceğimizi söylemiştin. Ve bugün gittiğin zamanki yaşındayım."