Ne desem bilemiyorum...
Bu kitap benim korkuyla yaklaştığım bir kitap olmuştu. Aslında çok da umutluydum, konusu ilgimi çektiği için.
Kitaba başladığımda diğer bilim kurgu klasiklerinden farklı olarak mizahı ve karakterlerin samimiyetini gördüm. Her bir karaktere ayrı ayrı değinmesi benim çok hoşuma gitti çünkü onları tanımak, düşüncelerini öğrenmek çok güzeldi.
Buna rağmen kitabın ilk yarısında ara sıra eğlensem de çok fazla sıkıldığım-bırakmak istediğim oldu ve kendi içimde çatışmalara girdim, fakat sonunda kitaba devam etme kararı aldım. İyi ki de bu kararı almışım diyorum.
Kitap ikinci yarısına girer girmez öyle bir hız kazandı ve her şey o kadar sürükleyici gelişti ki ağzım açık kaldı. Her bir karakterin kararını ve gizemlerin birer birer açığa kavuşmasını hayranlıkla okudum. Kitap ilk yarısındaki o sıkıcılığı tamamen unutturmuş, gözümde başka bir yer kazanmıştı şimdi.
Sonuç olarak 'Tanrı'nın Gözündeki Zerre' benim en çok sevdiğim uzaylılarla ilk temas hikayelerinden biri oldu. Şu an bile hayranlıkla kitabın kapağını izliyorum, uzun bir süre de bunun etkisinden çıkamayacağım kesin...