'Ah, yaşam öyle kısa ki! Onu, keyifle yudumladığın gazoz, ya da yerken gözlerini ayıramadığın çikolatan gibi tadına vararak yaşamalısın,' diyebilseydim, diye usundan geçiriyor.
“Bir kadını en iyi bir kadın anlatabiliyor, acısını en iyi o cümlelere aktarabiliyor.” Okuduğum bir çok kadın yazarların öykülerinin çoğunda rastladım Kiraz’a, Bergüzar’a,Zehra Teyze’ye çilesine aşık bir çok kadına. İsimleri belki farklıydı ama bu öykülerde ki bir çok kadının sonu hüsrandı. Ne olurdu Kiraz ismi kadar güzel bir ömür yaşasaydı ? Bu kitabın üslubuna , teknik hiç bir kısmına değinmeden kitabın bir kısmından alıntı yaparak sadece şunu diyebiliyorum. “Aklı yerinde değildi, asmış kendini deli kız...” Hiç bir gözyaşının gerçek sebebine bakılmadan deli diyecekler, kötü diyecekler, bir sürü yalanlarla donatacaklar bir sonu. Hiç biri de çıkıp bir ömür böyle mi biter yahu demeyecek. Bizlerin, kadınların hüsranla dolu biten ömürlerin arkasından...
Çağla, bulutlara sevdalı, neşeli bir çocuktur. Sık sık gökyüzündeki bulutlara bakıp düşsel oyunlar oynar. Kars'a yapılacak okul gezisini duyduklarında, bütün sınıf çok heyecanlanır. Hem trene, hem de uçağa bineceklerdir.
Zengin temaları ve gerçekçi karakterleriyle dayanışmayı ve sevgiyi yücelten roman, arkadaşlığın, elbirliği etmenin yaşamsal önemini hatırlatıyor.