Babaannem derdi ki:
"Her evin bir kalburu olmalı kızım...
Kimi zaman dertleri süzmek için,
kimi zaman fertleri çizmek için,
Kimi zaman üstündekileri,
kimi zaman altındakileri görmek için...
Eeee kalburla su taşımaktır değmeyenlere emek vermek...
Kullanmayı iyi bileceksin,
yaşamın dibeğinde kalbura dönmemek için..
babaannem derdi ki:
"ağzının tadı yoksa ve bir öküz oturmuş gibi hissediyorsan sırtına,
bir çay demle kızım..."
doldur üç bardak...
biri sağlığına
biri varlığına
biri yandığına olsun...
birini hemen içeceksin sıcak sıcak...
birini ılık ılık..
bırak diğeri soğusun...
sen nasıl olsa hangisine niyet ettiğini
yudumlarken düşünür durursun..."
Babaannem derdi ki:
"Yarını, yarenini iyi seç kızım..
İtle yatan bitle kalkar..
Gerekirse yalnızlıktan korkma;
Sadece kendine tıngırdat yaşamın telini..
Dostun postu eskimez de
Ederinden fazla değer verdiğin,
Yüzünün astarını çabuk yırtar."