Babaannem derdi ki:
"Her evin bir kalburu olmalı kızım...
Kimi zaman dertleri süzmek için,
kimi zaman fertleri çizmek için,
Kimi zaman üstündekileri,
kimi zaman altındakileri görmek için...
Eeee kalburla su taşımaktır değmeyenlere emek vermek...
Kullanmayı iyi bileceksin,
yaşamın dibeğinde kalbura dönmemek için..
Babaannem derdi ki:
"Yarını, yarenini iyi seç kızım..
İtle yatan bitle kalkar..
Gerekirse yalnızlıktan korkma;
Sadece kendine tıngırdat yaşamın telini..
Dostun postu eskimez de
Ederinden fazla değer verdiğin,
Yüzünün astarını çabuk yırtar."
Babaannem derdi ki,
Yarini yarenini iyi seç kızım.
İtle yatan bitle kalkar.
Gerekirse yalnızlıktan korkma.
Sadece kendine tıngırdat yaşamın telini
Dostun postu eskimez de
Ederinden fazla değer verdiğin yüzünün astarını çabuk yırtar.
Babaannem derdi ki: "Yaşam insana artırması gereken şeyleri toplamasını da zorla öğretir eksilmesi gereken şeyleri çıkarmasını da...
Yeri geldiğinde bir elini diğerine
kimi zaman bir alkış
kimi zaman bir yumruk olarak çarpmasını da...
Bölmeyi kendin öğrenirsin kızım...
Bazen bir lokmayı
bazen bir sevinci
bazen bir nakdi, bazen bir vakti...
Çok fazla duvar ören,köprü inşa edemezmiş...
Bölmeden nereden bileceksin
bölüşülendeki bereketi?..."
Babaannem derdi ki:
Güvenin söküğü dikiş tutmaz kızım.
Birine iki defa güvenemezsin.
Huzur için yama yapayım desen de
Rengini, dokusunu denkleyemezsin..
Babaannem derdi ki:
“Güvenin söküğü dikiş tutmaz kızım…
Birine iki defa güvenemezsin…
Huzur için yama yapayım desen de
rengini, dokusunu denkleyemezsin…
..."
Babaannem derdi ki:
"Yarini, yarenini iyi seç kızım,
itle yatan bitle kalkar.
Gerekirse yalnızlıktan korkma;
sadece kendine tıngırdat yaşamın telini...
Dostun postu eskimez de
ederinden fazla değer verdiğin,
yüzünün astarını çabuk yırtar...'"