Babaannem der ki:
"Sevdiğin şeylerden vazgeçme kızım,
vazgeçmeni isteyenleri süpür geç...
Seni bilen, değer veren, mutlu gören
zaten istemez...
Çünkü bilir ki
hiç kimsenin lütfettiği mutluluk
sevdiğin şeyleri yapmak kadar seni mutlu edemez...
Çanağa çatlak, posta güve davetli mi hiç?
Elbet maydanoz olan çıkacak;
sen yeter ki emek verdiğini
etmeseyesin piç..
Öküz ottan, karga boktan anlaya dursun;
Ancak güzelliği yontar
sevdayla vurulan çekiç..."
Babaannem derdi ki:
"Yarini, yarenini iyi seç kızım,
itle yatan bitle kalkar.
Gerekirse yalnızlıktan korkma;
sadece kendine tıngırdat yaşamın telini...
Dostun postu eskimez de
ederinden fazla değer verdiğin,
yüzünün astarını çabuk yırtar..."
babaannem derdi ki:
"ağzının tadı yoksa ve bir öküz oturmuş gibi hissediyorsan sırtına,
bir çay demle kızım..."
doldur üç bardak...
biri sağlığına
biri varlığına
biri yandığına olsun...
birini hemen içeceksin sıcak sıcak...
birini ılık ılık..
bırak diğeri soğusun...
sen nasıl olsa hangisine niyet ettiğini
yudumlarken düşünür durursun..."
Babaannem derdi ki:
“Güvenin söküğü dikiş tutmaz kızım…
Birine iki defa güvenemezsin…
Huzur için yama yapayım desen de
rengini, dokusunu denkleyemezsin…
..."