Bazı kitapları merak ettiğiniz için okursunuz, bazılarını dillerinin güzelliği okutur, bazılarını da karakterlerinin enteresan oluşu. Ben bu kitabı her üç kriterden bir miktar ( birer fiske) barındırdığı için bitirdim sadece. Evet hiçbir konuda vaaaoov demedim ne yazık ki. Hatta çeviri devrik cümleler içeriyor, karakterler sürekli birbirine ergen tripleri atıyor diye bir ara bırakmayı düşündüm. Yaş aralığı 40 ~55 olan insanların düşünce biçimleri 20 li yaşlarda bırakıldığı için karakterler ruhuma kazinmadi maalesef. Hikaye güzeldi ama gereksiz bir yığın bilgi ve laf kalabalığı ile golgelenmisti. Sonu bir tık çarpıcı ama eksiği çok. Oturmamış ve cevaplanmamis birden fazla konu mevcut. Buna rağmen akıcı ve merak uyandırıcı bir şeyler vardı ki kitabı okumaya devam etmenizi sağlıyor. Sebastián Bergman tüm bencilliğine rağmen iyi bir psikolog ve zor bir arkadaş. Belki serinin devamı daha olgunlaşmış ve dili daha iyidir. Devamını Kesin okurum diyemiyorum ama elime hesapli sekilde düşerse şans verebilirim.
İskandinav kökenli polisiyeler genelde güzeldir. İsveç Vasteras’ta geçen son derece karmaşık ilişkiler ağını ortaya koyan yazar alnının akıyla kitabı tamamlamayı başarmış durumda. Öyküye gelince
Her kitabı kendi alanında değerlendirmek lazım. Dolayısıyla polisiye alanı söz konusu olunca son derece başarılı bulduğum bir kitap oldu. Her şeyden önce 464 sayfalık bir kitapta katilin son 25 sayfaya girilirken kendini belli etmesi ve o ana kadar tahmin bile edilememesi son derece başarılı. Ayrıca hikayenin hiç acelesi yok. Her sayfada olaylar yavaş yavaş ve sabırla örülürken müthiş bir keyif alıyorsunuz. Sadece ana olayla ilgisi olmayan bir kaç gereksiz ayrıntı son sayfanın güzelliğini bozmuş diyebilirim. Bunun haricinde Polisiye sevenlere kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap diyebilirim.