Arkadaşlarımın çoğu yüzlerce kilometre uzakta yaşarken sadece ekranda var olabileceklerse bu benim ne işime yarar ki? Benim arkadaştan anladığım bu değil.
"Bu politikacılar, onları bize çocuk muamelesi yapsınlar diye mi seçtiğimizi sanıyor cidden? Hepsinin bir beceriklilik testine sokulması gerek. O zaman bu ülkenin baş etmesi gereken daha az boşboğaz olur!"
Psikolojik- Gerilim bir kitap arıyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız. Her bölümde gerilimin artığı, merak duygusunun taze tutulduğu eseri okurken bir bakmışsınız ki son sayfasına gelmişsiniz. Son yıllarda okuduğum en iyi gerilim kitap diyebilirim. Yazarın bir çok eseri olmasına rağmen ülkemizde sadece iki kitabının çevrisi yapılmış. Umarım Pegasus Yayınevi diğer kitaplarını da bir an önce biz okurlar ile buluşturur...
Bir insan yaşadığı travmayı; hele de bu bir çocuksa ne kadar derine gömebilir? Yıllar sonra yaşadığı dehşetin izlerini silmek için nasıl bir yol izler? İnsan beyni hala gizemini korurken, korkularımızdan ne kadar kaçabiliriz? Bir labirentin içinde hapsolduğu gerçeği ile insan nasıl yüzleşebilir? Ya yaşadıkları bir sanrı ise bu durumdan nasıl kurtulabilir? Tüm bu soruları yaşayan kitabın kahramanı Tom gerçekte ne ile karşı karşıyadır? İnsan kendi dünyasını bir sanrı üzerine kurgulayabilir mi? Ya bu sanrı gerçek değilse. O zaman bu içinden çıkılması zor durumdan kendini gerçekten soyutlayabilir mi?
Tom on üç yaşında yaşadığı dehşetin üzerinden on üç yıl geçmesine rağmen izole bir hayat kurmayı başarmıştır. Kendisine yapılan işkenceleri hafızasından silmiş karısı Karin ve oğlu Mark ile yaşamaya çalışmaktadır. Psikiyatristi ve ailesi onundaki değişimleri fark ettiklerinde, sahneye çıkan "Bekçi" lakaplı katil tekrar avlanmaya başlar. Tom ise katilin öldüğünü bilmesine rağmen yaşadıklarına bir anlam vermekte zorlanır...
Daha fazlası ise bu kitapta. Eminim gerilim tarzı kitapları seven okurlar bu kitabı okuduktan sonra yazarı takibe alacaklardır...
Tüm eserlerini okuyacağım bir yazar daha bulduğum için çok mutluyum. Topunun komşu bahçeye kaçmasıyla başlayan ilginç olaylar silsilesinin içinden çıkamadım. Kitabı okurken bir bölüm daha okumalıyım derken bir baktım ki kitap bitmiş.
Uzun zamandır okuduğum en iyi aksiyon romanlarındandı diyebilirim. Kitabın her kısmın farklı "suçlu işte bu karakter" diye diye sonuna geldim ve sonunu okuduğumda şok geçirdim.
Eğer yazarı tanımadığınız için kitabı okuyup okumama kararsızlığındaysanız hemen okumaya başmanızı önerebilirim.
Korkmayan birinin hayal gücü de yoktur.Hayal gücümüzün bize ne oyunlar oynadığını,bazen karanlık bir uçuruma sürükleyip,bazen güneşli bir ilkbahar sabahına uyandırabileceğini gösteren şahane bir kitap olmuş.Alman yazarlara soğuk bakarken Wulf Dorn’dan sonra okuma kararı almıştım .Mıchael Hübner beni pişman etmedi.Her sayfada biraz daha gerildim.Sayfalar ilerledikçe bu karışıklığın içinden nasıl çıkacak diye şaşırdım açıkçası.Ama kitap bittiğinde kafamda hiç cevapsız soru kalmadı.Ucu açık hiçbirşey bırakmamamıştı bunu çok sevdim.Peki ya bu nasıl oldu derken ,alt satırda onunda açıklamasını okurken buldum kendimi..Kesinlikle okunmalı diyorum ve Dürtü ‘yle Mıcheal Hübner okumaya devam ediyorum.