Bu kitabı okumak yürek ister!!! Birleşmiş milletler destekli sivil toplum kuruluşlarında hizmet vermiş biri olarak gördüğüm tablolar karşısında, insanlığımdan bile utanç duyduğum zamanlar oldu. Bu acılara çok yakından şahit olmak beni her zaman derinden sarsmıştır. İnsanlığın geldiği noktayı, kaybettiği insanlığını ve değerlerini bir nebze olsun hatırlatacak bir eser. Ve kaderine terk edilmiş orta doğu... Beslenen örgütler ile yapılan insanlık suçları, temelde İSLAM DÜŞMANLIĞI ve İslam'ı yozlaştırma çabası olduğunu bilmek, ve Müslüman'ları düştüğü atalet çukurunda görmek beni her zaman üzmüştür. Toz, toprak, sıcak, kan ve sidik kokusu... Ölen yaşlılar, bebekler... "Evlatlarına su yerine kendi kanlarını içiren anneler!!!" Babalarının ellerindeki çakılarla zorlukla kazdığı çukurlara ikişer üçer gömülen bebekler... Kulağımızla işittiğimiz zaman bile utanç duyacağımız tecavüzler. Kızlarını korumak için kendini feda eden anneler. Kafalarına inen dipçikler, burunlarına doğrultulan namlular... Ölümle yaşam arasında, durmaksızın gidip gelmek... Bir günde binlerce kez ölmek, ve binlerce kez yeniden doğmak... Tıpkı her ölümden sonra, mutlaka yeniden dirileceğini söyleyen dinlerin buyurduğu gibi... Bitip tükenmeyen yolculuklar, kamyon kasaları, pis otomobiller, alınıp satılmalar... Hepsi bir birine benzeyen yollar, köyler, şehirler, kamplar... Ve köle pazarları elbette... Dünyanın dört bir yanından gelmiş, düşman bakışlı kötü adamlar... Kendilerine bakarken cinsel organlarını okşayan yaratıklar... Hep kötülük, kötülük, kötülük... Ve tabi ki Mustafa kutlu farkı.