1951 yılında Erzurum Caferiye Mahallesinde doğdu Murat Paşa Mahallesinde büyüdü. İlkokulu Kültür Kurumu İlkokulunda Ortaokulu 23 Temmuz Ortaokulunda okudu. Erzurum Lisesi mezunudur.
Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler mezunu olan Muzaffer TAŞYÜREK Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümünde lisansını tamamladı.
35 Yıl yurdun çeşitli yerlerinde yöneticilik ve öğretmenlik yaptı.
Eğitimciliğin yanı sıra Zaman, Yeni Devir, Yeni Şafak gibi ulusal gazetelerde Erzurum, Zafer, Hürsoz, Beyaz Doğu, Kalem ve Onur, Erzurum Töresi, Erzurum Sevdası, Semerkand, Selam, Sızıntı dergi ve gazetelerinde yazdı.
Tiyatro, sergi, konferans ve panellerde görev alan Muzaffer TAŞYÜREK halen sanal ortamda Erzurum’un en etkili Tarih ve Kültür sitesi olan ESKİ ERZURUM FOTOĞRAFLARI grubunun yöneticiliğini yapmaktadır.
Muzaffer TAŞYÜREK 2011 Kasım Ayından itibaren Palandöken Belediye Başkan Yardımcılığı görevini yürütmektedir.
Abdulhalık Gücdivani (k.s) manevî oğlu Şeyh Evliya Kebîr'e şöyle dedi:
Rasûlullah Efendimizin sünnetine uygun davran. O sünnetin hakîkî uygulayıcısı olan ashabın davranışını da gözünden ırak etme. Fıkıh ve hadîs öğren. Câhil tarikatçılardan sakın.
Jön Türkler... Osmanlı'nın son yıllarına, çok konuşulması ve ibret alınması gereken fikir ve icraatlarıyla damgasını vuran gruplardan biri. Ve Sultan Abdülhamid... Birbirine karşı hep teyakkuzda iki hasım.
Bu öyle bir düşmanlık ki Jön Türkler, II. Abdülhamid Han' a suikast yapan Ermeni teröristleri "şanlı avcı" diye alkışlıyorlardı.
Ayaklanan Girit âsilerini de "hürriyet kahramanı."
Abdülhamid Han'ın öldürülemeyişi karşısında öyle üzülmüşlerdi ki şöyle şiirler yazdılar:
Ey şanlı avcı, damını beyhude kurmadın
Attın... fakat yazık ki, yazıklar ki vuramadın!.."
Batı hayranı, kendi medeniyetiyle gönül bağını yitirmiş bu grubun birçoğu kalem erbabı idi. Sultanı aşağılayan karikatürler çizdiler. Ona Ermeniler'in ağzıyla" Kızıl Sultan" dediler. Çıkardıkları yayınlarda onu yerden yere vurarak, müstebit, evhamlı, beceriksiz olmakla suçladılar. Ve yazık ki Tarih kitaplarımız Sultan II. Abdülhamid'i değerlendirirken, Jön Türkler'in bu bakışlarını esas aldılar.
Kudüs... Entrikalar ile Osmanlı'dan koparılışının bedelini bugün ağır bir şekilde ödüyor. Adeta bir Ateş çemberi içerisinde. Her gün insanlar öldürülüyor. Çoğu çocuk yaşta bedenler toprağa düşüyor. Barut, kan ve gözyaşı birbirine karışıyor. Kudüs'ün bizden kopmasına sebep olanlar, yani onun gerçek muhafızlarına ihanet edenler, onu bir buçuk günde İsrail'e teslim ettiler. Yani biz Kudüs'ü tam 401 yıl muhafaza ederken onlar sadece 36 saat dayanabildiler .
Yazar Muzaffer Taşyürek bu kitabında,Osmanlı tarihinden bahsederken bu kitabı vasıtasıyla okuyucuyu,tarih yapan ve yazan bir milletin varisleri olarak tarihimize sahip çıkmaya,eleştirirken veya yargılarken adaletli olmaya ve o günün şartlarını göz önünde bulundurmaya davet ediyor.
Fazla söze ne hacet diyor ve işbu vesileyle ben de bu kitabı tavsiye ediyor ,iyi okumalar diliyorum.
Akademisyen olmamasına rağmen dilini beğendiğim bir Adnan Menderes biyografisi. Kitabının sonuna çeşitli yazarlardan makale uzunluğunda alıntılar eklemiş olması da ayrıca beğendiğim yönü. Adnan Menderes'in Demokrat Parti başına geçip kendisini idama götüren süreci on plana alan bir çalışma olmuş.
Siyonizmin babası olan Theodor Herzl ile başlayan “siyonist hareket” örgütünün tek emeli, Filistin topraklarına sahip olmak ve bu Sinsi planlarını gerçekleştirmek için her yolu denemek olacak..
Abdülhamid han döneminde Filistin politikası, yahudilere tek karış toprak vermemek için tedbir ve kanun çıkardığını, lakin yahudilerin hileli yollara başvurup; Rus, Almanya, Avusturya ve İngiltere vatandaşı olup Filistin’e nasıl sızdıklarını, Osmanlı’yı savaşın içine nasıl çektiklerini, İngilizlerin sinsiliğini, Almanların iki yüzlülüğünü ve sömürgeci devletlerin hain planları okuyacaksınız. Cepheden cepheye koşan Osmanlı askerleri, göğüs göğüse çarpışıp mücadele etse de ne yazık ki Kudüs düşüyor. İngilizlerin eline geçiyor. Dönemin savaş şartları ayrıntılı olarak işlenmiş.. Küdüs davası neden bu kadar önemli? Bu eserle öğrenebilirsiniz. Cepheden cepheye koşan Türk askerinin ve komutanlarının mücadelesi, bunu yanı sıra Türk-Alman komutanlar arasında çıkan çekişmeler.. Arap isyanı gibi derinden olaylarıda inceleyen bir eser ortaya çıkmış..
Kudüs sadece Arapların değil, tüm müslümanların davasıdır.
Geçmişten günümüze küdüs üzerindeki hakimiyet mücadelesi halen sürmekte. Ama biz biliyoruz ki Kudüs müslümanlarındır ve öyle kalacak…
Akademik tarzında Tarıhsel anlatımı var, hangi kaynaklardan faydalandıkları sayfa alt kısmında da belirtilmiş.