Nalan Çelik; Kabardey Çerkes anne ile Şapsığ Çerkes babanın ilk çocuğu olarak 15 Ocak 1961 Düzce Gümüşpınar köyünde doğdu. Üç buçuk dilde konuşup Türkçe düş görebildi. Akordeon sesi duyduğunda düş göremediği dillerde düş kurarak Kafkasya'ya göç etti. Sürgünleri konuk eden Adayıf olup, Lermontov'a Çerkestavuğu pişirdi. Puşkin'le uçarak dans etti, ezbere şiirler okudu. Dans eden kutsal ağacın (jığıvuç) kızı olduğunu hiç unutmadı.Gördüğü her ağaç ona dağlarının kokusunu, keçilerin inadını getirdi. İstanbul'da yaşamaktadır. Lise öğrenimini Kadıköy Ticaret Lisesi'nde tamamladı. Aynı yıllarda yazmaya başladı. Beksav Kuram Atölye'sinde ‘okumayazma teknikleri' üzerine eğitim aldı ve bunu İnsancıl Atölyesi'nde şiir, felsefe, estetik dersleri izledi; on yılı aşkın süre devam etti. Şiir, öykü, deneme, inceleme ve makaleleri çeşitli dergilerde, Evrensel, Birgün, Yurt, Jineps gazetesinde yer aldı.Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN Yazarlar Derneği, Türkiye Edebiyatçılar Derneği, Bilim Ve Edebiyat Eseri sahipleri Meslek Birliği, Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği üyesidir.
Eserleri:
Gelincik (şiir)
Kokulu Saat Çiçeği (şiir)
Anadolu'da Kültür Sanat Edebiyat Mustafa Kemal Paşa (Mitolojik Dönemden Günümüze Çerkesler ve Tarihsel Süreçte Anadolu'da Kültür Sanat) başlıklarında iki çalışmayla katkıda bulundu, (inceleme-araştırma)
Şiir Kadın Saçlar (inceleme-araştırma)
Yalınayak (şiir)
Kasımda Çiçek Açmak (şiir)
Ne Çok Ah Ne Az Ey (şiir)
Çayır Çimen Ve Uzaklar (şiir)
An'lardan An İtibariyle (inceleme-araştırma)
Düdüklü Akasya (şiir)
"İnsan yamyamdır. Kendini beslemek için öldürür, sonra da etik ve estetik sınırlara kadeh kaldırması için kültürü yardımına çağırır. Her çağ maskelemek için ihtiyaç duyduğu kelimeyi bulur."
...tek isteği; onu, kadın olarak değil, insan olarak görmeleriydi. Şimdilerdeyse erkeklerden korkuyordu. Dar çevresinde tanıyabildiği kadınlar, onlar da eziyordu birbirlerini.
"Akrep gibisin kardeşim
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende
-demeğe de dilim varmıyor ama-
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!"
Aç
Üç gün üç gece
Ve camların ardında
Ezmeler konserveler şişeler
Ölü balıklar kutular içinde
Kutular camlar içinde
Camlar polisler içinde
Açlar korku içinde
Amma da barikat üç beş balık için be.
Herkesin bu hikayelerden kaçtığı ve ayıp olarak algıladığı ülkemizin değişmez gerçeği. Ama bence okunmalı, bilinmeli. Şuana kadar 3 hikaye okusam da ben herkesin okuyuması gereken hikayeler olarak görüyorum. Ve tavsiye ediyorum.
Ne kadar güzel bir deneme olmuş. Şiirden sanata, edebiyata ve hayata...
Edebiyatı, edebiyatçıları, şairleri heybesine almış Nalan Çelik. Her sayfada, bölümde birini çıkarıp hem onu hem eserlerini, anlattıklarını, anlatmak istediklerini hem de bunların hayata tesirlerinin neler olduğunu anlatmış. Toplumun yaralarını, utanç anlarını da göstermiş bize. Kadını, konumunu, isyanı, direnişi edebiyatın bu yıldızlarının eserlerinde aramış.
Yazar ve şairleri tanıtıp, eserlerini açıklarken henüz tanışmadıklarımız için fırsat yaratmış.
Bir kavramı yazın dünyasının temas ettiği yerlerinde aramış yazar ve düşünceleriniz, eserlerle, diyaloglarla belirtmiş.
Nalan Çelik'in bir de öykü kitabı var "Bir de Ne Göreyim" diye. Açıkçası öykü kitabından çok daha kaliteli olmuş.
#okudumbitti #kitapyorumu
Herkese merhaba,bugün size 23 kadının hayat hikayesi ile geldim.Ama bu hayatlar hiç te kolay olmayan hayatlar.Haydi yoruma bekliyorum.
İzmirli Burcu, Yasemin, Aylin, Hayat, Nadide, Figen, Mini etekli Kızılcık, Emine, Mualla... Bu saydığım isimler sadece kitaptan okuduğum kadınlar. Ya ismini bilmediğimiz onlarca kadın. Bu kadınları merak ediyor sunuz değil mi?
İzmirli Burcu Ankara'ya nasıl geldi?
Yasemin nasıl Yaso oldu?
Aylin'e ne oldu?
Kızılcık'ı nasıl bir son bekliyor?
Emine nasıl bir gerçekle yüzleşti?
Onlar için hayat gece on ikiden sonra başlar. Kadın sevildiğini zanneder ve sevildiğini zannettiği erkek tarafından pavyona satılır. Kim ister böyle hayatı? Çocuğuna bakabilmek için tonlarca erkeğin masasına kim oturur? İstemeye istemeye şaşalı ışıkların içine girer ama karanlığı yaşar. Kurtulmak ister ama peşindeki adamlar izin vermezler. Hayatlarını düzene koymak isterler ama hep bir çekinceleri vardır. Yaşadıkları yerde kimliklerini gizlerler ki etrafta ki insanlar onları rahatsız etmesinler. Bu kitap size farklı bir dünya sunuyor. Gece hayatının zorluklarını, yaşamlarını, nelere karşı durduklarını size fazlasıyla anlatıyor. Her hikaye beni farklı dünyalara soktu. Yaşadığımız hayattan başka hayatların da olduğunu öğreten bir kitap. Bilhassa bir hikaye var ki okurken çok üzüldüm. Sibel gerçek adı ile Emine. O nasıl bir karşılaşmaydı? Herşeyin yalan olduğu bir dünya var bu kitapta. Aşkın bile yalan olduğu. Bu hayatları okumaya hazır mısınız? O zaman size güzel bir öneri ile geldim. Keyifli okumalar diliyorum.
2022 Okuma Listesi - 6. Kitap
Şehir Söner Biz Yanarız Pavyon Öyküleri, 23 kadın yazarın birer eserinden oluşmuş derleme öykü kitabı. 2021 yılında h2o kitap çıkarmış. Mart'ta ilk baskı, Eylül'de ikinci baskı yapılmış. Editörlük ve önsöz Süreyya Köle'ye ait. Öyküler dışında yine Süreyya Köle'nin konsomatris İzmirli Burcu ile yaptığı bir röportaj yer alıyor.
Aslında alalı uzun zaman oldu. Ama yeni toparlanıp okuyabildim. Derdim incelemesini ya da tanıtımını yazmak değil. Sadece beni çok heyecanlandırdığını söyleyebilirim. Çünkü yazmaya çalıştığım bir türlü bitmeyen romanda anlatıcılardan biri konsomatris.
Gelelim kitaba... Öykülerin her biri birbirinden güzel. Adı ve kapak tasarımı harika, iyi düşünülmüş. Öykü aralarındaki boşluklara gazino afişleri, gazete haberleri fon olarak yerleştirilmiş. Bunu da çok sevdim. Sevmediğim ya da gereksiz bulduğum yanı kurgu öykülerden oluşan kitapta bir röportajın yer alması. Bir de kitabın sonundaki Bir Konsomatrisin Dijital Notlarından adlı bölüm. Duvar ya da kamyon arkası yazılarına benzeyen pavyon ağzı sözlerden oluşuyor.
Okumamış olanlara kesinlikle tavsiye ediyorum. Şehirlerin karanlık yüzleri olarak tanımlanan pavyonlara ve bu pavyonlarda çalışan kadınlara karşı farklı bir bakış açısı kazanmanızı sağlayacaktır.