1965 yılında, New Jersey’deki Bell Laboratuarları’nda büyük bir anten dikmeye çalışan iki radyo astronomu, fonda yayın kalitesi düşük olduğunda duyulan parazit sesi gibi tıslamaya benzer, rahatsız edici bir ses duydular. Ne yaptılarsa da sesten bir türlü kurtulamadılar. Çanaktaki kuş dışkılarını bile temizlediler, çünkü sesin ardında bir kuş pisliğinin olduğundan emindiler. Duydukları şeyin evrenin oluşumundan kalma, dünyaya mikrodalgalar halinde ulaşan kozmik bir fon ışınımı olduğunu anlamaları epeyce bir zaman aldı...
İlk növbədə onu qeyd edim ki, platformada bir neçə frazayla ifadə olunmayacaq bir mövzu'ya sahibdir kitab - Main theme'sı Global proseslər və onları yaradan trigger'ların görünməyən tərəfləri - Reallıq olaraq bizə diktə olunan konsepsiyaların "underground" na endikdə, heç də bizə təqdim olunan varyasiyaya bənzəmədiyini, o cümlədən, şablon Ekonomistlərin, Finansorların standart statistik göstəricilərə əsaslanaraq 2 - ci Dünya ölkələrini infilyasiya'ya apardıqlarını, həmçinin, sivilizasiyanın dünyaya Harvardlı və ya Cambridge'li sözdə geniyalarının rakurs və aspektlərindən baxmanın nə qədər yanlış olduğunu və s. vurğulayır.... Bir sözlə, kitab axıcıdır, mütaliəyə dəyər, karoçi itirəcəyiniz bir şey yoxdur - Qazanacağınız nə isə var
Siyah KuğuNassim Nicholas Taleb · Varlık Yayınları · 2019282 okunma
Günlük yaşamda karşılaştığımız gizli asimetriler, ekonomik, yasal ve ahlaki birçok doğruyu ve yanlışı bizlere normalmiş, olması gereken buymuş gibi gösterir. Evrenselleştirdiğimiz birçok kural ve değerin aslında bu asimetrik dengelerle ilerlediğini ve ürettiğimiz hatta kabul ettiğimiz birçok şeyin bununla ilgili olduğunu belirten yazar, çünkü
"Biri pazardan bir hindi almış. Evin bahçesine hindiyi bırakmış. Hindi, bu insanla ilk günü olduğundan bu yabancı varlıktan çok korkmuş ve köşe bucak kaçmış. İnsan ona güzel bir kümes yapmış, taslara yem ve su koymuş. Bir yandan da güleç bir yüzle bir şeyler mırıldanıyormuş. Hindi sindiği köşeden bu yabancı varlığın davranışlarını gözlemliyormuş. Yabancı o ana kadar ona saldırmadıysa da temkini elden bırakmamış. İnsan, işlerini bitirince eve girip gözden kaybolmuş. Ertesi gün, yabancı elinde yem ve su ile bahçeye gelmiş. Hindi o rahat kümesinden fırlayıp yine uzak bir köşeye kaçmış. İnsan yem ve suyu taslara koymuş, hindiye tatlı, iltifat dolu sözler söylüyormuş bu arada, yine güler yüzüyle. Hindide korku, kaygı ve tereddüt biraz azalmaya başlamış. Ertesi gün, insan yine aynı şekilde yem ve su ile gelmiş, hindiye okşayıcı sözler söylemiş. Hindide bu yabancıya karşı yavaş yavaş güven duygusu oluşmaya başlamış. Dördüncü, beşinci gün derken yüzüncü gün olmuş. Hindi, çoktan hükmü koymuş: ‘O şahane varlık, o hasretle bir an önce yanıma gelmesini beklediğim aziz dost, güzel insan nihayet göründü işte. Elinde yine yemim ve suyum var. Artık bende kuşkudan eser kalmadı. Artık yüzde yüz eminim ki insan hindi için bir tehlike arz etmiyor. Yüz günlük gözlemlerim sonucunda elde ettiğim kesin bir bilgi var ki insan hindinin en iyi dostudur.’ Yüz birinci gün gelir. O nadide varlık bahçeye girer, elinde bir bıçak vardır ve hindiyi keser.”
Bu öyküyü alıntıladığım müthiş kitap...
Siyah KuğuNassim Nicholas Taleb · Varlık Yayınları · 2019282 okunma