Kabul etmesi hayli zor ama çocukların bu dünyada iki görevi var:
Oyun oynamak.
Takdir beklemek.
İyi de hocam tepemize mi çıkaralım?
Hayır, ilk iş tepenizdekileri değiştirin.
1.
Engelli basketbol takımı oyuncusuna en mutlu olduğu anı soruyorlar.Şöyle cevap veriyor:
"Bir gün takım gerideyken hatalı bir pas verdim ve seyirci beni yuhaladı.O an kendimi o kadar iyi hissettim ki anlatamam.Ilk defa bana 'normal' insan gözüyle bakıldığını hissettim."
"Hayat, bir mücadeledir delikanlılar. Bitti sanırsınız, başka bir şey çıkar. Hem de daha zor olabilir ama yılmadığınız takdirde kazanan daima siz olursunuz."
"Evet evet, beş para etmez sevgiye... Üç kuruş etmez insanların yüreğinde var olmayan, ciğeri beş para etmeyenlerin yanından bile geçemediği ama zerre maddi değeri olmayan sevgiye ihtiyaçları var bu çocukların."
Bizim ülkemizde öğretmenliğin ne durumda olduğunu anlatan iki söz vardır;
1-Bir öğretmencik de mi olamadın?
2-Bir de öğretmen olmuşsun!
Tam da bu iki bakış açısı nedeniyle, öğretmen bir türlü olması gerektiği yerde olamaz.
Kimi zaman da daha henüz dönüş yolundayken, yoldan az biraz uzaktaki bir tarlada birkaç taş görürdü babam ve "Delikanlılar, size zahmet şunlarıda bi getiriverin," derdi.Işte bu çok zor gelirdi bize.Çünkü araba(römorkör) dolmuş, iş bitmiş dönüş başlamıştı.Hem uzaktı o bir, iki taşın geleceği yer hem de taşlar büyüktü.Lakin yapacak pek bir şey yoktu; hemen traktörden atlar, koşa koşa gider ve kan ter içinde geri dönerdik ağır taşların altında.Onun sebebini de çok sonradan öğrendik."Hayat, bir mücadeledir delikanlılar.Bitti sanırsınız, başka bir şey çıkar.Hem de daha zor olabilir ama yılmadığınız takdirde kazanan daima siz olursunuz," demiyordu da babam; tam biz düze çıktık sanırken tekrardan taş bulup, taşıtıyordu.Onun rahlesinde toprak vardı, taş vardı...İyi ki de vardı!Bu sayede unutmadık; ne insanlığımızı ne de gideceğimiz yeri...