(Oslo, 1943-1999) Norveç’in Hemingway’i. Uzun yıllar gazetecilik, savaş muhabirliği yaptı. Bütün dünyayı dolaştı. Sevdiği, etkilendiği yazarlar Hamsun, Joyce, Celine, Gene ve Sandemose. Metropolleri ve yeraltını, kaba ve sert diliyle yansıttı. Sert mizaçlıydı; duygusal ve kara romanlar yazdı. Zincire vurulmaya, evcilleştirilmeye izin vermeyen dışlanmışları; kayıtsızlığı reddeden, dayanışma duygusu gelişmiş anarşistleri anlattı. Edebiyata 1976’da Graffiti ile başladı. Magenta (1977), bir üçlemenin sonuncusudur. Atbaşı Nebulası (1992) ve Karaayak’la (1995) birlikte bu dizide Tommy’nin çocukluğu, gençliği ve olgunluğu anlatılır. Diğer romanları: Bulk (1978), Humlehjertene (1980), Rosapenne (1983), Metoden (1985), Lovetemmersken (1988), Forloperen (1999).
Asilerin,
kaybedenlerin,
hayalperestlerin,
küfürbazların,
günahkarların,
beyaz zencilerin,
aşağı tırmananların,
yola çıkmaktan çekinmeyenlerin,
uçurumdan atlayanların ...
dili, sesi
Yeraltı Edebiyatı. ..
ola bauer.
Batağa gömülmüştü. Bataklığa giden yol yanlış anlaşılan dürüstlükle döşenmişti. Dürüstlükte ölüm tehlikesi vardı, çünkü yolun sonuna kadar dayanmıyordu. Gerçek ilk iteklemede devriliyordu. Ancak gündelik yaşama uygundu. Çok ucuzdu. Yalan partilerde giyilen bir elbiseydi...
Bir çıkara karşı başka bir çıkar. Ölüme karşı ölüm .Hepsi aynı. Böyle ayakta duruyorlar... Yolları ayrılır ... Adam seksin değil sevginin tehlikeli olduğu bir otelde pezevenklik yapmaya başlar..
Hiç kimse darbe yemiş bir insan kadar tehlikeli değildir. Darbe yemiş insanlar hiçbir zaman vazgeçmezler. Onlardan kaçılamaz. Öldürülmeleri gerekir, yoksa cehenneme kadar peşinizden gelirler, eğer sizi orada bulamazlarsa yollarına devam ederler.
Padme Amidala ile beraber bir etkinlik yapmaya karar verdik.
Etkinliklere göz attığımızda yeraltı edebiyatının nerdeyse hiç okunmadığını ve türün çok fazla bilinmediğini düşünerek, böyle bir etkinliğin türün tanınması ve anlaşılması adına yararlı olacağını düşündük. Daha önceleri yeraltı yazarları için tek tek etkinlik
Denizde başlayıp getto da biten Paris usulü yeraltı romanı. Yeraltı edebiyatı severlerin kısmi beğenebileceğini düşündüğüm bu eserde, Tom isimli baş kahramanımızın iç dünyasından hareketle kırmızı caddelerde yaşıyoruz. Başlarda biraz sıksa da sona doğru baya sardı. Karantina da iyi gelebilitesi düşük.
40 yıl sonra ülkesine dönen Tom her şeyin Norveçlilerin Norveçlilere özgü bakışların,gülümsemelerin dahi değiştiğini görür.
Kitap boyunca alttan alta Norveç’lilerin Norveç’lilere özgü karakterlerini bozan sistemi,modern hayatı,mülteciliği eleştirir.
Kitabı okurken çoğu zaman yoruluyorsunuz ne zaman gerçek ne zaman hayalin içinde olduğunuz anlaşılmıyor.
Kuzey GözcüsüOla Bauer · Ayrıntı Yayınları · 200215 okunma
Edebi yönünü ve yazım tarzını pek beğenmedim.100 sayfa kadar okuyup, kalanı için vakit kaybetmemeyi seçtim. Eskiden olsa başladığım kitapları muhakkak biitirirdim, fakat artık okurken zevk vermeyen yahut bana değer katmayan eserleri yarıda bırakmayı tercih ediyorum.