Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osman Müftüoğlu

Osman MüftüoğluHayatın Senin Elinde yazarı
Yazar
7.6/10
9 Kişi
88
Okunma
11
Beğeni
5,5bin
Görüntülenme

Osman Müftüoğlu Gönderileri

Osman Müftüoğlu kitaplarını, Osman Müftüoğlu sözleri ve alıntılarını, Osman Müftüoğlu yazarlarını, Osman Müftüoğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hipoglisemi baş ağrısı yapar mı?
Evet! Eğer baş ağrılarınız varsa ve bu soruna çözüm arıyorsanız, kan şekerinizi kontrol ettirmeyi sakın unutmayın. Çünkü hipoglisemi de baş ağrısına yol açabilir. Kandaki şeker değerinin yüksek olması gibi az olması da ciddi bir sağlık problemidir. Kan şekerinin en az 80 olması gerekir. Bu değerin 80'in altında olması hipoglisemi denen bir sağlık probleminiz olduğuna işaret eder. Baş ağrısının yanında tatlı düşkünlüğü, çabuk acıkma, birdenbire ortaya çıkan açlık atakları, yorgunluk, terleme, uyku bölünmeleri, öfke nöbetleri, unutkanlık ve kafa karışıklığı gibi semptomlardan da şikâyetçiyseniz aklınıza ilk gelmesi gereken sağlık sorunu hipoglisemi olmalıdır. Önemli bir not: Hipoglisemi ciddiye alınması gereken bir sağlık sorunudur. Kan şekerinin 80'in altına düşmesi, hücrelerinizi enerji kaynağı olan şekerden yoksun bırakır. Bu durumdan her organ etkilense de birincilik beyin ve sinir sisteminindir.
Reklam
İleri yaşlarda görülen baş ağrılarının nedenleri nelerdir?
İleri yaşlarda başlayan baş ağrılarında öncelikle altta yatan bir neden olup olmadığı araştırılmalıdır. Migren yaşla birlikte azalma gösteren bir hastalıktır. İleri yaşlarda başlama olasılığı yaklaşık %2 civarındadır, yani ihtimal son derece düşüktür. Özellikle ileri yaşta başlayan baş ağrılarının ardında genelde iki sağlık problemi yatar: Bu ağrılar ya damar iltihabına bağlı baş ağrılarıdırki buna temporal arterit denir ya da hipnik, yani sadece gece uyurken ortaya çıkan baş ağrılarıdır. Özellikle ileri yaşlarda görülen ve REM uykusu sırasında ortaya çıkan hipnik ağrılara nadiren rastlansa da böyle bir olasılık mutlaka göz önüne alınmalıdır. Bu ağrılar öyle şiddetli olur ki, kişiyi uykusundan uyandırır. Kısacası 50 yaş üstündeki bir hastada yeni ortaya çıkmış baş ağrıları söz konusu ise mutlaka bir doktora danışmak gerekir.
Yani, siz siz olun sakın baş ağrısı deyip geçmeyin. Özellikle birkaç günden uzun süren, şiddeti giderek artan, karakter değiştiren, bedenin başka yerlerindeki sağlık sorunlarıyla ilişkili olduğu düşünülen baş ağrılarında fazla zaman kaybetmeden tıbbi yardım almakta fayda var.
Tüm dünyadaki araştırmalar, kadınların başının daha çok ağrıdığını gösteriyor. Neden mi? Çünkü kadınlar erkeklerden daha mükemmeliyetçi. Erkeklere oranla hayat üzerine daha fazla kafa yoruyorlar. Ayrıca, bizim gibi toplumlarda maalesef kendilerini ifade etmeleri erkeklere kıyasla çok daha güç. Dolayısıyla, psikolojik olarak daha fazla yoruluyorlar.
Çeşitli baş ağrısı sebepleri
-Göz problemleri, görme bozuklukları baş ağrısına neden olabilir. Ciddi bir problem olan göz tansiyonunun ilk ve çoğu zaman tek belirtisi baş ağrısıdır. -Baş ağrınızın arkasında yatan nedenin ortakulak iltihabı olma ihtimali de var. Aklınızda olsun, birçok kulak problemi baş ağrısı yapar. -Sinüzit probleminin başlıca belirtilerinden birinin baş ağrısı olduğunu hatırlatmak istiyorum. -Stres baş ağrısı yapıyor. Siz fark etmeseniz de stresli olduğunuzda boyun kaslarınız kasılıyor ve bu kasılma size baş ağrısı olarak geri dönüyor. -Kan şekerinizin düşmesi del başınızı ağrıtabilir. Bu yüzden, başınız özellikle aç olduğunuzda ağrıyorsa aklınıza önce hipoglisemi gelmeli. -Başınızın üst kısmında, özellikle de ensede çember şeklinde bir basınç hissediyorsanız, yüksek tansiyon probleminiz olabilir. Zaten bir tansiyon hastası iseniz, büyük ihtimalle aldığınız ilacın dozu artık yetersiz geliyor
Reklam
Özellikle ameliyat olmanız gerektiği söylendiğinde, sağlık problemlerinize bir teşhis konmakta gecikildiğinde, tekrar tekrar yeni testlere ihtiyaç duyulduğunda, konulan teşhis doktorunuzun uzmanlık alanının dışında kaldığında ve uygulanan tedavilere rağmen şikâyetleriniz, sorunlarınız devam ettiğinde yeni bir görüş almaktan, ikinci fikre başvurmaktan çekinmeyin. Bilhassa size kanser, şeker hastalığı, hipertansiyon, kronik yorgunluk, depresyon, romatizmal hastalıklar, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, kronik yorgunluk, hipoglisemi ve benzeri uzun süreli kronik sağlık sorunları ile ilgili teşhisler konduğunda ikinci fikrin daha da önemli hale geldiğini unutmayın.
Vücudumuz bize çok şey anlatır. Bir hastalık daha ortaya çıkmadan vücut birçok sinyal verir. Bu sinyalleri fark eder ve erkenden önlem alırsak daha kaliteli bir yaşam ya şayabiliriz. Yani bilgi ile beraber farkındalık da çok önemlidir.
Tip yeni bir çehreye bürünüyor. Sadece hastalıklar ortaya çıktıktan sonra duruma müdahale ederken, artık hastalığın hiç oluşmaması için alınabilecek önlemlerle de ilgilenmeye başladı. Tıp değişirken, sağlık da yepyeni bir anlam kazanıyor. Sağlık kavramı artık yalnızca hastalıkları erken teşhis ve tedavi etmekle sınırlı değil.
Modern tıp sağlıklı olmakla, sağlığı korumakla ilgilenmez. Bir doktora gidip, vücudunuzda eskiden deneyimlemediğiniz ufak tefek farklılıklardan söz ederseniz büyük ihtimalle size boş gözlerle bakacaktır. Çünkü doktorunuz hastalığı teşhis etmek ve hastalığı tedavi etmek üzerine eğitim almıştır. Tüm eğitim sistemi bunun üzerine kurulmuştur. Ama vücudunuzdaki o ufak değişimler hastalığa dönüştüğünde artık tıp ilminin ilgi alanına da girmiş olursunuz. Halbuki sağlık ve hastalık arasındaki çizgi her zaman net ve açık değildir. Bir akşam sağlıklı bir insan olarak yatıp sabahına hasta biri olarak uyanmazsınız. Eğer sağlık beyaz, hastalık siyah renkte ise, arada upuzun bir gri bölge vardır. Ve modern tıp, söz konusu bu gri bölge olduğunda yetersiz ve çaresiz kalır. Mesela yorgunluk, şişkinlik, uyuşukluk, halsizlik, uykusuzluk, sabah yorgunluğu, cilt kuruluğu, gaz, kabızlık, ağrı, kramp, uyuşma ya da karınca- lanma ve benzeri sorunlara modern tıp pek ilgi duymaz. Neredeyse her iki insandan biri bu sorunlardan muzdarip olsa da, tıp onları görmezden gelir. Oysa bana göre, psikosomatik olarak değerlendirdiğimiz birçok sorundaki ortak nokta, sağlıklı olma haliyle hasta olma durumu arasındaki geçiştir. Fakat maalesef modern tıp ölçemediği, göremediği ve dokunamadığı sorunları hastalık olarak tanımlamaz, kategorize etmez. Daha doğrusu edemez. Ve bu durumda da görmezden gelir. Hatta eğer işin içinden hiç çıkamazsa hemen problemleri ruhsal sorunlara bağlar ve "psikolojik" der geçiştirir.
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.