İnsanlar dinlerini iyi işler için ilham kaynağı olarak değerlendirirler. Din; kimlik, anlam duygusu ve güzel bir gelenek örüntüsü temin eder. Müntesiplerine huzur verir; etik ve moral açıdan onları ayakta tutar.
Sıra dini incelemeye geldiğinde, sosyolojinin vereceği yanıtlar çevresel dinamiklerle ilgilidir. Sosyolojinin, dinin özüne ilişkin soruları yanıtlaması mümkün değildir.
Din kişisel bir bağlılıktır. Milyonlarca insanın irrasyonel olduğu açık olan bir şeye nasıl inandığını merak ediyorum. Nasıl oluyor da milyonlarca insan ona hayatlarını adıyorlar ve nihayetinde irrasyonel olan bir şey için ölüyorlar bile.
Kitap anlatım biçimi olarak terimsel kavramları ve açıklamaları anlaşılabilir bir düzeyde. Yazar bir konuda değindiği bilgiye ileriki sayfalarda yeniden yer vererek o konuda daha cok bilgi sahibi olmamizi ezberden çıkmayı sağlıyor
Sosyolojik bir bakış açısıyla dinin hayatımızdaki yerini birçok etkenle ele alıp incelemiş inançların sosyal hayati etkilediği kadar sosyal hayatın da dini ne şekilde etkilediğini örneklerle - daha çok batı inançlarıni esas alarak- anlatmıştır.
Kitabın daha çok giriş niteliğinde olmasına rağmen yazar hemen hemen dinin etkilediği ve etkilendiği her durumu ortaya koysa da bazı soruları politik bir çerçevede ele almamıstir Dinin politik değerlerle nasıl işlendiği ve bunun insan uzerine hem dini hem siyasal etkilerininin ne şekilde olduğunu işlememesi kitapta gördüğüm bir eksikliktir.
Dünyada çok fazla müslüman olduğunu belirtmesine rağmen araştırmalarını ve genellemelerini daha çok batı dinleri uzerinden yapmış , batı dinlerinde önceden gunah sayılan fikirlerin bugün değiştirildiğini ele alırken islamiyetin böyle bir durumda olmadığını günahların ve yasakların hep aynı kaldığını yazar belirtmemiş ve bunun sosyolojik tarafını ele almamıştır
Bununla beraber yabancı olduğumuz birçok inanış biçimini bunların zaman içinde değişim ve gelişiminin nasil olduğunu öğreniyor ve kendin yaşamından da örnekler vermesiyle bakış açımızı genişletiyoruz