Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Reyhan Yıldız

Reyhan YıldızAteşe Dönen Dünya: Sarıkamış yazarı
Yazar
9.1/10
16 Kişi
49
Okunma
1
Beğeni
1.530
Görüntülenme

undefined Reyhan Yıldız Sözleri ve Alıntıları

undefined Reyhan Yıldız sözleri ve alıntılarını, undefined Reyhan Yıldız kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hasta Adam derken ironi yapmıyorlarmış.
Osmanlı'nın 1. Dünya Savaşı'na dahil olmasıyla birlikte imparatorluk topraklarında salgın hastalıklar en üst seviyeye çıkacak, Bağdat ve İstanbul’u kolera, Basra’yı veba, Konya’yı lekeli tifo, Erzurum'u tifüs ve imparatorluğun her yerini sıtma ateşi saracaktır. Hasta Adam hastalığının son safhasındadır.
Sayfa 38
Kamil Paşa 85'lik yaşına rağmen merhametin yalnız edebiyata özgü olduğunu ve siyasette kuvvetten başka bir şeyin egemen olmayacağını bilmiyordu. Şairler İstanbul minarelerinin beyazlığını dile getirir, sanatkârlar Marmara'nın akşam kızıllığını yüceltir, beğenir diye, memleketin başkentini kurtarabileceğini sanıyordu.
Sayfa 41
Reklam
Bandermit :)
Boraks ve bor asidi başka yerlerde de bulunmasına karşılık, Susurluk’taki borasit (Bandırma'dan gemilere yüklendiği için Bandermit de denir), kendi türünde tek örnektir.
Sayfa 40
Abdülhamit Tanzimat reformlarının öngördüğü modernleşme idealine bağlı kalmış, modern eğitim veren okullar bu dönemde açılmış, maliye, ulaşım, haberleşme, sağlık, ziraat, sanayi ve ticaret alanlarında devletin imkanları dahilinde atılımlar yapılmıştır.
Sayfa 57
Avrupa'nın dört bir yöresinde, insanlar, davar sürüleri gibi mezbahaları boyladılar. Onları cephelere sürenler, yalnızca kasaplığa soyunmuş imparatorlar, krallar, generaller ve ensesi kalınlar değildi. Tüm inançlardan papazlar da, o davar sürülerini bir araya toplayıp kutsadılar, “Vatanım uğruna, düşmanı havada, karada, denizde yok edeceğim'' diye yalan yeminler ettirdiler.
Sayfa 153
Almanlar Genelkurmay’ın her birimine nüfuz etmek konusunda da oldukça kararlıydılar; “Osmanlı Başkomutanlığındaki Kaymakam (Yarbay) Seyfi Bey askeri basın müdürü idi. Türklerde askerlik ve siyaset birbiriyle içiçe olduğundan askeri basın servisi gerçekte siyasi basın servisine bağlıydı. Eğer Türk siyasetini bizim siyasetimizle birlikte yürütebilse idik, bu durum bizim için çok faydalı olacaktı. Bununla beraber sefir von Gulmann'ın elde etmeye çalıştığı ve dikkat çekecek ölçüde başarılı olduğu Türk basınıyla siyasi çalışma birliği içinde bulunması sayesinde Türklerin askeri basın servisi ile beraber çalışmasının büyük bir önemi kalmamıştı.
Sayfa 149
Reklam
Vizyonsuz insanlardan nefret ettiğim kadar kimseden etmiyorum.
Çadırlarda hala, acilen yer bulması gereken dört binden fazla koleralı hasta vardı. Önünde zorlayacağı başka kapı kalmayan Cemil Paşa, Evkaf Nezareti’nden kentteki büyük camilerden birkaçının hastalara ayrılmasını istedi. Kuşkusuz, ‘Tanrı katında çaresizlere el uzatmaktan daha makbul bir ibadet olamaz...' diye düşünmüştü. Hem geçmişte Avrupa'daki salgınlarda kiliseler, manastırlar; hastalara kucak açmamışlar mıydı?Ama Evkaf Nezareti aynı görüşe katılmıyordu. İstek, Nazır Ziya Paşa tarafından “camilerin kirletilmesine izin verilemez!' gerekçesiyle geri çevrildi.
Sayfa 30
Salgınlarda hep böyle yapılmış.
“İstanbul'da kolera aşılarının kontrolü amacıyla, 1916 Temmuz ayında İstanbul halkına aşılanma mecburiyeti konulmuş ve bazı kontrol sistemleri geliştirilmiştir. Örnek olarak, ekmek belirli bir günde ve yalnızca kolera aşısı belgesi olanlara verilmiştir.”
Sayfa 27
Osmanlı Ordusunun 1. Dünya Savaşı'na girdiği sıradaki durumunu, savaşa katılan askerlerden Iğdırlı Ali Çavuş'un yazdırdığı mektup özetlemektedir; “Bu yaz, iki alayımızla Yemen'den buraya naklonulduk. Yola koyulmamızdan dört ay sonra buraya ulaştık ki, Arabistan'ın cehennemî sıcağı Köprüköy’deki ayaz yanında nimet-i ilâhi imiş. Burada çadırın perdesi buza kesmiş oğlak kulağı gibi kırılmakta ve kopmakta.
Sayfa 144
Uzaktan gelen bir kurşunun isabetiyle kan aktığını görmek... Onun da kendisine göre bir güzelliği var. Alnında yahut göğsünde delik açılmış cesetleri toplamak... Onun da kendine göre bir asaleti var. Fakat insan vücutlarının çürüyüşünü seyretmek. Binlerce canlının içleri boşalırken bakmak... İşte buna dayanabilecek bir cesaret olamaz.”
Sayfa 28
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.