Ay ve güneş, Väinämöinen'in çalgısını dinlemeye, yere inerler. Pohjola'nın kadını, her ikisini yakalar; bir dağın içine saklar. Tanrı Ukko, böylece hasıl olan karanlığa şaşar kalır; ay ve güneş yapmak için yeniden bir ateş yaratır. Ateş yere düşüverir. Väinämöinen ve Ilmarinen yere düşen ateşi görür, peşinden giderler. Havaların bakiresi, ateşin Alue gölüne indiğini, onu bir balığın yuttuğunu kendilerine söyler. Väinämöinen ve Ilmarinen bu sefer de balığın peşine düşerler; lakin, balığı yakalayamazlar. (Sayfa: 719)
*
''Yanıt verdi Ilmarinen:
''Pohjola hayatını yaşar,
sampo durmaz çalışır,
oymalı kapaklı kâinat kutusu:
bir günde halkı tok tutar,
ikincide huzur ötüp durur,
üçüncüde şölen verir evlere.'' (Sayfa: 604)
*
''Söyledi koca Väinämöinen:
''Kardeş Ilmarinen.!
Peki bakireyi ne yaptın,
gelen güzel gelini,
ki eli boş döndün
yanında kız durmadan.?''
*
Buna demirci Ilmarinen
söyledi sözünü, derdini dedi:
O geveze karıya söyledim bir koşuk
martı yaptım onu.
O şimdi ufukta bir martı,
körfezin sonunda bağırır,
sığlıklarda çığlık atar,
en uzak kayada durur.'' (Sayfa: 605)
*
37. Şiir:
*
Demirci Ilmarinen ölen eşine ağlar durur. Altın ve gümüş karışımı bir heykeli, kendisine eş olarak hazırlamayı düşünür. Bu iş kolay olmaz. Heykel hazırlanır, ancak demirci buna can katamaz. Bir geceyi altın eşi ile geçirir; sabah uyandığında altın eşinden yana olan tarafının buz gibi donduğunu görür.
Ilmarinen heykeli ozan
26. Şiir:
*
Lemminkäinen, düğüne davet edilmediği için gücenmiştir. Pohjola'ya davetsiz gitmeye karar verir. Anası karşılaşacağı tehlikelerden yakınır, ama onlar yersiz kalır. Lemminkäinen anasının sözlerine aldırmaz, yola çıkar ve varacağı yere ulaşır.
*
''yeryüzünün yüzkarası:
Syöjatar anandır,
Vetehinen
''Vakur koca Väinämöinen
ezeli ozanı kâinatın,
tekne yapmak niyetinde,
yeni kayık yapar
burnunda sisli körfezin,
gür adanın gölgesinde.
Ama ağaç uygun düşmez,
tahta olmaz, el yetişmez.'' (Sayfa: 239)
*
Görsel: Akseli Gallen Kallela - The Lamenting Boat, 1924
*
Çevirme:
6. Şiir
*
Joukahainen, kız kardeşi Aino yüzünden ozana kin tutmuştur, öldürmek için fırsat kollar. Annesi önlemek ister, başaramaz. Delikanlı, ozanı bir gün denizde yakalar; okuyla atını devirir, öldürdüğünü sanır. Väinämöinen, ölmemiştir; uzun zaman sularda çalkanır, bir yere ulaşır. (Sayfa: 99)
*
''Ve geldi sıra üçüncü oka:
üçüncü
Yüzlerce çocuk, ortak bir amaçla. okuyacak, yazacak ve herkes gibi davranacaktık. bana garip gelirdi bu; o kadar farklı insan aynı şeyleri öğrenmek zorunda mıydı?