İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Akademi öğretim üyeliği, konservatuvar ve opera müdürlüğü yaptı. İlk şiiri 1938'de Varlık dergisinde, ilk öyküsü 1940'ta Küllük dergisinde çıktı. İlk oyunu Evin Üstündeki Bulut 1948'de oynandı. Aksal, şiirlerinde başlangıçta Garip akımının etkisinde, gündelik yaşamın bireysel sevinç ve umutlarını dile getirdi; 1960'tan sonra, bir ölçüde gizemci, insanın, evrenin ve zamanın sorgulandığı, genellikle ölçülü ve uyaklı şiirler yazdı. Öykü ve oyunlarında ise psikolojik öğeleri ve biçim arayışlarını öne çıkardı; "küçük insan"ların yaşamlarını, aile bireyleri arasındaki çatışmaları konu edindi. Şiirleriyle 1980 Yeditepe ve 1990 Sedat Simavi ödüllerini, öyküleriyle 1955 Sait Faik, 1957 TDK ve 1985 ENKA ödüllerini, oyunlarıyla da 1965-66 Ankara Sanatsevenler Derneği ödülü ile 1980 ve 1987 Avni Dilligil ödüllerini kazandı. 1990'da Kültür Bakanlığı Tiyatro Onur Ödülü'ne, 1992'de Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü'ne değer görüldü.
İnsanların benden uzaklaşırken alıp götürdükleri, yaklaşırken de getirmedikleri bir şey vardı ki adını bulabilmek için neler vermezdim. İçten içe seziyordum, oydu huzursuzluğumun nedeni...
Herkese iyi akşamlar, sevgili okurlar canım dostlarım. Gün geçmiyordu ki 1000 kitapta güzel bir etkinlik olmasın. Beni tanıyan okur dostlarım biliyorlardır ki şiiri çok seviyorum. Şiiri eminim siz de çok seviyorsunuzdur, öyle umuyorum. Şiir sevmemek ne mümkün? Şayet sevmeyenler için de bu ilk adım olabilir. An itibariyle şiir kitabı okuma
Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
Ne tuhaf ömrümün sonuna kadar
Kelimelerle yaşamam.
Ağaçtan çok ağaç sözünü
Denizden çok deniz sözünü
Sevmem.
Halbuki bir sabah erken uyanınca
Balkona çıkmak da güzel.
Lisede Edebiyat dersinde bir gün öğretmenimiz, hikaye yazmanın roman yazmaktan hep daha zor olduğunu söylemişti. Roman gibi uzatamazsınız, birden fazla konudan bahsedip sonunda hepsini bir noktada birleştiremezsiniz hikayede, zaten bunu yaparsanız roman yazmış olursunuz, demişti. Hepi topu birkaç sayfada ne anlatacaksak anlatmalıymışız hikayede.
*Konuşuyordum, konuşuyordum, konuşuyordum,
Yanıbaşınızda; ot bürümüş güneş burçların
Eski diliyle.
Sustum, sessizliğimle uyandınız!
Sabahattin Kudret Aksal
Bir inceleme vasıtasıyla tanıştım bu yazarımızla.. Kendisi şiir, tiyatro eserleri , öyküler olmak üzere çeşitli dallarda eser vermiş yazarımızdır.
İncelemede
Sabahattin Kudret Aksal
Tür: Hikaye
Sabahattin Kudret Aksal, Türk Edebiyat’ında SAİK FAİK hikayelerini devam ettiren kişi olarak tanınmaktadır. GAZOZ AĞACI adlı eserinde de bu geleneğin devam ettirildiği görülmektedir. Sabahattin Kudret Aksal Gazoz Ağacı eseri ile 1955 yılında SAİT FAİK HİKAYE ÖDÜLÜ’nü almıştır.
YARALI HAYVAN hikayesi ise 1957 yılında TÜRK DİL KURUMU EDEBİYAT ÖDÜLÜ'nü almıştır.
Eser, karakterlerin psikolojik yönlerini güçlü gözlem ve ayrıntı zenginliğiyle anlatmıştır.
Gazoz Ağacı eseri, Milli Eğitim Bakanlığı tavsiyeli 100 TEMEL ESER'den birisidir.