Sadık Yalsızuçanlar

Kerem İle Aslı author
Author
Compiler
Translator
7.9/10
768 People
3,820
Reads
341
Likes
19.1k
Views

Sadık Yalsızuçanlar Posts

You can find Sadık Yalsızuçanlar books, Sadık Yalsızuçanlar quotes and quotes, Sadık Yalsızuçanlar authors, Sadık Yalsızuçanlar reviews and reviews on 1000Kitap.
Günlerdir bu kesrette boğulmamak için gözünüzü murat eşiğine dikmiş bekliyorsunuzdur. "Bir gülseydin, bir açılsaydın, görürdün sana nasıl can verirdim!" diyerek. Hep düştür. Yaşanmamış solgun yapraklardır. Sarıya dönüşen renkleriyle o eskimiş fotoğraftır. Özlemlerinizi şimşek gibi üzerinde gezdirdiğiniz yalandır. Diyalog yoktur. Bulanıktır. Anlatı. Nereden çağrışır bunlar eskimesinden korkarak, kaygısız bir düş sağanağı olacakken, her şey bitecekti? Hani o rüzgârdı, sen yapraktın? Hani sönmemiş aşklardı? Hani hiç bitmeyen kalp sızısıydı? Hani gerçeklikti. Hani aşklardı? Hani kişiler süprizler, entrik ögeler? Nereye savrulur giderler? Hani adım adım, tıpkı taammüden kurmacalardı? Nerede kalbin sözleri? Nesnel gerçekliğe yabancılaşmış, arada bir mutlu olmayı da başaran yabansı bir gülüştür. Size neyi kazandıracağını bilmez. Şaşkındır. Enikonu aydın cehennemi taşra ucuzluğuna düşer. Eşyayı farketmekte güçlük çeken gözünü nereye çevirse hayalini görüyor sanır. Vicdanda firdevsin kapısını açan düşler görür. Bu geçici dünyada hep birşeylerin acısıyla yitip gideceğinden kuşku duymaz. sesler gittikçe erir. Gözler kararır, başı döner. Oysa o gözlügü çoktan yere çarpıp kırmıştır, kala kala o felsefe gözünden geriye mutantan bir ses kalmıştır.
Sayfa 268Kitabı okudu
Dolunay akşamı. Güne bu adı verdim. Az sonra sanki sabah kalkmış okula gidiyor, geride bırakarak herşeyi yeniden kendimde diriltiyor gibi kaçacaktım. Niçin dolunay akşamıydı? Yalancı şafak da olabilirdi. Baharı beklerdim, yeryüzünün çiçeğini. Kardelen günü diyebilirdim. Kasımpatı, manolya, çiğdem, zambak ya da eleğimsağma. Doğrusu gıcırdayan kapıdan da sallanıyor gibi aranızda benliğimi arada bir yoklayan sarsıntılı zeminden de kopabilirdim. Geceye dönüşünce sessiz sedásız el ayak çekiliyordu, rüzgâr olmayınca, o çirkin köpekler de ulumayınca, ansızın düşer gibi boşluğa uğuldayan anılara, gözünüzden geçen yüzlerce resimlere de aldırış etmezdiniz, havadaki demdeme, kuşlardaki civcive, yağmurdaki zemzemeyi duymanız imkânsızdır. Sadece bu kerpiç duvarlarda, taşlardaki tıktıkayı dinlerdiniz.
Sayfa 267Kitabı okudu
Reklam
Nereye gidecektim? İstanbul'da ne zamana dek kalacaktım? Sonbaharda Paris çağrınıza cevap verebilecek miydim? Orada bir çile yılını dil kurslarında kötü pansiyonlarda part time çalışarak bir barda sözgelişi barmenlik ya da garsonluk hatta inşaat işçiliği yaparak mı geçirecektim? Umarım haklısınızdır. Sonuçta herşey nasıl olsa bizim olmayacaktı. Uzun zaman beraber yaşamanın rahatsız edici olduğunu düşünebilirdin. Ne de olsa.
Sayfa 260Kitabı okudu
Fotoğraf makinamı, kitaplarımı bıraktım. Sadece yolda okumak için Günce'yi aldım. Tiftikli yünden yapılmış kazağımı ve papağımı da. Yazı makinasını bıraksa mıydım? O da kaldı. Dönüp yoksulluk evime bir daha bakmaktan, sobada yine ıslık öttüren çaydanlıkta çay demlemekten kendimi alamadım. Sahi penceresine güvercin gelir miydi? Geceleri Mushaf okur muydu? O kulüpte Beyaz Kelebekler'in 'bütün aşklan tatlı başlar ya da 'manolya' şarkısıyla dans ederler miydi? Sanıklar alyehine birinci dereceden cinayete teşebbüs davası açılmış mıydı? Eşi, çocukları neredeydiler? İstanbul'daki amcasıoğlu mu gelmişti? Binlerce umutla ayak bastığım bu çölden ardıma bakmadan yitip gidecek miydim? Binlerce umut mu? Hani ölümden başka gidecek miydim? Binlerce umut mu? Hani ölümden başka ümidim kalmamıştı? O yalanlardandım. Fakat katilin doktoru hedef aldığı kesindi.
Sayfa 259Kitabı okudu
Varlığımız böyle değil miydi? Kelime gibi. Söylenir, yazılır, kaybolurdu.
Yakaza
Yakaza
Bugüne ad vermedim. Yarın için veda günü diye yazacaktım. Şakir Usta'nın karısına uğrayıp biraz konuşmak istemiştim. Yine de cesaret etmekte güçlük çekiyordum.
Sayfa 252Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.