"Eğitmenlerin hali tıpkı köylümüzün halidir. Devlet sektöründe en az ücreti bunlar alır... Devletten hemen hiçbir ilgi görmezler çünkü üst kademelerde temsilci ve tarafları yoktur." Talip Ağabey bu olanları tek bir cümle ile özetlemiş aslında "Sonradan Türkiye'de gerici rüzgarlar esti." Yine aynı içtenlikle çok partili hayata geçişte de gericilerin ağır bastığını ifade ediyor. Kitapta DP'ye (toprak reformu muhabbetleri) ve 1946'da yaşananlara çok güzel göndermeler de mevcut. O günün şartlarını okurken adeta yaşıyorsunuz. Kesinlikle okurken altı bol bol çizilmesi gereken, dolayısıyla herkesin kütüphanesinde bulunması gereken anılardan olduğunu düşünüyorum. Hani derler ya dönemine tanıklık eder anı kitapları diye o hesap! Türkiye'nin laik yıllarından kalma bu kitap da işte. Son olarak mutlaka eklemem gerek: Talip ağabeyin ağa oğlu ile çatışması sizi çok etkileyecek! (sf. 159-160) "İnsanın rastladığı kişiye "Köy Enstitüleri hakkında ne düşündüğünü söyle, nasıl adam olduğunu söyleyeyim." diyeceği gelir. Kim ilerici, kim halktan yana, o Köy Enstitülerini beğenir. Çünkü Köy Enstitüleri bir an önce halkı okutmak, eğitmek, uygar insan yaşamına kavuşturmak üstüne kurulmuştur. Halktan yana aydın bunu anlar. Kim gerici, kim halka karşı, kim halkın karanlığından yararlanmakta, köylüyü sömürmekte, o Köy Enstitülerine de karşıdır. Kuru kuruya "Köy Enstitüleri gomonist yuvasıydı, oradan öğretmen çıkmaz, demirci çıkar, kömürcü çıkar " diye başlar, küfür eder. Soğukkanlı ve akılcı bir tutumla konuya eğilmez."