1999’da Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü Anabilim dalında yüksek lisansını (2001), aynı bölümün İslam Hukuku Anabilim dalında “Usûlü’l-Fıkh’ın Mahiyeti ve Gayesi” başlıklı teziyle doktorasını tamamladı (2007). 2014 yılında doçent unvanını aldı. Akademik ilgi alanları; fıkıh usulü, İslam hukuku ve hukuk tarihi, İslam ahlak, hukuk ve siyaset felsefesi üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Savaş hukuku bağlamında ,önce düşman ordunun kendi kadın ve çocuklarını askerlerine siper etmeleri durumunu tasavvur eden müellif, Müslümanların düşman ordunun kadın ve çocuklarını öldürmekten çekinmeleri gerektiğini şayet düşman askerlerine onları öldürmeden ulaşmak mümkün olamıyorsa bu takdirde öldürmelerinin caiz olduğunu söyler.
"Kamu otoritesinin yönetilen topluluğun yararına olacak ve dinin temel ilkelerine ters düşmeyecek düzenlemeler ve bu çevrede uygulamalar yapma yetkisini ifade eder."
Hemen herkes, her zaman, kalplerinin temizliğini ileri sürer ve gidişâtına bakılmamasını ister.
Halbuki, kalb, insanın ancak gidişâtına göre kirli veya temiz olur.
Kalbi kirleten ve karartan, işlenilen günâhlar ve kötülüklerdir.
Manevî olarak dolu, İslâmı derûnî boyutuyla yaşayan insanlar başkalarına dine dair bir şeyler anlatırken bağırıp çağırmaya, teatral hareketlere ihtiyaç duymazlar. Sükunetle, rıfk u mülayemetle konuşur, itham değil tebşir ederler. Dinleyenler Allah'ı hatırlar, ruhları zenginleşir.
Keşke daha detaylı bir hayat ve hatıra incelemesi sunuşmuş olsaydı da daha çok feyz alsaydık dediğim bir kitap oldu. Hatıra kitapları o dönemin yaşayışından bu döneme ışık tutan tılsımlar içerir, bu nedenle hatıra kitabı okumak muhakeme gücünü artırır. Köksal hocayı tanımaktan müteşekkirim. Allah ondan razı olsun.