A.J. Pearce, Hampshire'da büyüdü ve Sussex Üniversitesi'nde okudu. Bir 1939 kadın dergisinin tesadüfen keşfi, onun sürekli büyüyen koleksiyonuna ve ilk romanı Sevgili Bayan Bird'e ilham kaynağı oldu. Şimdi İngiltere'nin güneyinde yaşıyor ve yazıyor.
"Zayıf gördüğü her şey reddetmek Bayan Bird' ün en kötü tarafıydı. Herkesin sınırsızca direnmesini, durmaksızın güçlü olmasını bekliyordu. İnsanların mücadele ettiği şey tam da buyken, korkunç hissetmelerine şaşmamak lazımdı."
1940 yılı Londra / Bombalanan savaş altında, Hitler’in yok etmekten yıkmaktan vazgeçmediği hedef olan Londra.
Savaş devam ediyor ; bir yanda bombalar patlarken, binalar yerle bir olurken ve kayıplar olurken diğer yanda hayat normal eski akışında seyir etmeye çalışıyor.
Bir KADIN.
İtfaiye istasyonunda gönüllü bir KADIN.
Asıl hayali Savaş Muhabiri olmak olan bir KADIN.
Hayaline ulaşabilmek adına vazgeçişleri, fedaları , dik duruşları görüyoruz romanda. Yazarın etkilendiği nokta da savaş zamanında çıkartılan dergiler ve dergilerde ki “sorun köşesi” olmuş. Olay bunun etrafında dönüyor. Daha fazlası romanda saklı.
Savaş zamanı KADINLARIN : Sevdiklerini göremeyen, kayıplarla, çocuklarıyla, yoklukla vb. Şeylerle mücadele ederken nasılda güçlü durduklarını, kışkırtıcı ve harekete geçiren ilham veren davranışlarından bir kez bile vazgeçmeyişlerini, mücadelelerini tekrar tekrar okudukça gurur duyuyorum. Memleketin heryerinde KADIN olmak zor fakat unutulmamalıdır ki ; kadının mücadeleci ruhu , asla zor karşısında boyun eğmez..
İyi okumalar.
Hikaye 2. Dünya Savaşı'nda savaş muhabiri olmak isterken derginin sorun bölümünde çalışmaya başlayan bir kadının hikayesi. İtiraf etmeliyim ki 300 sayfa olan bu hikayenin daha 50. Sayfasına gelmeden kitabın sonunu tahmin edebilirsiniz. Ama güzel olan kısım şu ki hikaye o dönemle ilgili çok fazla bilgi veriyor. 2. Dünya savaşını görmeye cepheden sokağa taşıyan bir kitap. Geride kalan halkın neler yaptığına dair binlerce bilginiz oluyor ve özellikle bu kısımları okumak benim için çok keyifliydi. Emmeline' in arkadaşıyla ilgili ilerleyen bölümlerde gelişen şeyler bana saçma gelse de kullanılan dili ve dediğim gibi o dönemin "normalleşen hayatını" okumak çok keyifliydi. Kitabin sonunda yer alan "yazarın notu" kısmında ise hikayede yer alan bazı kısımların gerçekten o dönemin dergilerinden esinlenerek yazıldığını görmekte çok güzeldi.
Kitap 2. Dünya Savaşı sırasında günlük hayatın nasıl olduğunu bir nevi deneyimlemenizi sağlıyor. Bu açıdan hoştu, ancak ben ana karakteri biraz fazla ezik bulduğum için olayı fazla kişiselleştiremedim. Yine de kitabı beğenmemin en büyük sebebi, savaş zamanı psikolojisine değinmesiydi. Karakterlerin olağanüstü hallere rağmen tek bir yaşamları olduğunun bilincinde olmaları ve mevcut şartlarda birbirlerine tutunarak hayata devam etmek konusunda sergiledikleri inat, özellikle de şu zamanlarda benim için çok ilham vericiydi.