Kitapçıya girdiğimde belki de benim hikayemdir diyerek aldığım bi kitap.
Bazen isim veya kapak dikkatimi çeker ve kitaba dair hiçbir fikrim yokken almak zorunda hissederim kendimi. Bu da öyle kitaplardan biriydi hem ismiyle hem kapağıyla.
100 sayfa bile olmayan 20 öyküden oluşan tatlış bi kitap. Ben kendi hikayemi bulamadım hiçbirinde ama bi kaç tanesinde fazlasıyla hissettim. Sırf o bikaçı için bile değdi okumama.
Aslında bu 2.okuyuşum kitabı. İlk okumam 2018 deymiş. Ve okurken aynı kitaptaki gibi minik olaylar gelmiş başıma. Aslında hepimizin başından geçen fakat önemsemediğimiz olaylar. Bu kitapla farketmişim. Neden mişli konuşuyorum çünkü hatırlamıyorum okuduğum anları. Kitabın boş saylarına yazmışım o an neler yaşadığımı -otobüs yolculuğumu, molada karşılaştığım teyzeyi, yanlış bilet kesme olayını, yaşadığım hisleri- ve eklemişim sonuna bu da benim hikayem. Öyle güzel bi anı olmuş bana :)
Belki de Senin Hikayendir diyor Abdülkerim Kolat bu güzel öykü kitabında... Özellikle de öykülerin isimleri çok etkileyici öykünün içinde bir yerde başlıktaki duyguyla göz göze geliyorsunuz. Derdim buydu diyor; Öykü bize... Susuyoruz karşılıklı... Bir de öyküler öyle muntazam dizilmişki, ardı ardına kitabın içinde duygular bir biri ardına tamamlanıyor. En etkileyici başlıksa "FİRAVUNLAR MESKEN TUTMAZ GÖNLÜMÜZDE" diye kalacak kitap notlarımın içinde...
#belkideseninhikayendir #abdulkerimkolat #eşikyayınları #öyküler #okumak # özgürlüğe #uçmaktır
Merhabalar,
Hayırlı akşamlarınız olsun. Genellikle inceleme yapmaktan bir adım geri duruyorum, fakat şimdi kalbim yerinde durmuyor. Tek duyduğumun koşarcasına tıkırdayan kalbim.
Birazdan yorulacak, kelimelerim dahi yorulacak. Bu duyguyu hapsetmeliyim o halde cümlelerime.. Ve üzgünüm ki sığ kalıyor yine de cümleler...
Esere dair birkaç kelam etmek istiyorum izninizle. Yine kusurlarımızı hoş görün diye bir ricayı da iliştiriyorum yanına..
Her kalp kendi çiçeğinin kokusunu verir derler. Bu eser öyle güzel kokuyordu ki, okurken samimi bir yüreği sanki avuçlarımda hissettim. Kitaba sarıldıkça güzel koku benim de üzerime sindi..
Eser sekiz öyküden olşuyor beni neden bu kadar etkiledi bilmem.
Sanırım tükeniyor kelamlarım bitirmeliyim artık..
Bazen yazarın cümlelerindeki edebi uslüba tutunuruz, bazen yaramıza usulca dokunmasına, bazen olmak istediğimiz cümlelerine... Bazen de o cümlelerde kendimizi dinliyormuş gibi oluruz. İşte bu kitap o kısımdan :) belki de benim hikayemdir diye mırıldanıp durdum okudukça.. O halde neden sizin de hikayeniz olmasın?
Son sayfadaki bir alıntıyla sonlandırıyorum o vakit.. ;
"Ne oldu, neyin var? Yüzünden düşen bin parça.."
"Birşeyim yok hanım, hiç birşeyim yokmuş da biz var zannedermişiz"