Abdullah b. Mahmûd Mevsıli

Abdullah b. Mahmûd MevsıliEl-İhtiyar Tercümesi (4 Cilt Takım) author
Author
10.0/10
1 People
4
Reads
2
Likes
391
Views

About

29 Şevval 599 (11 Temmuz 1203) tarihinde Musul’da (Mevsıl) dünyaya geldi. Dedelerinden biri için zikredilen Beldecî/Büldecî (?) nisbesi bir icâzetnâmede Belûcî şeklinde geçmektedir ki (Abdullah Efendi el-İsfahânî, III, 248) bu Belûcistan asıllı olabileceği ihtimalini akla getirmektedir. Temel eğitimini babasından aldı. Musul nakibi Kemâleddin Haydar b. Muhammed b. Zeyd el-Hüseynî’den okudu. Musul, Dımaşk ve Bağdat’ta hadis dinleyip çeşitli dersler aldığı âlimler arasında Mahmûd b. Ahmed el-Hasîrî, Şehâbeddin es-Sühreverdî, Abdürrahîm b. Abdülkerîm es-Sem‘ânî, İbnü’l-Ahdar, İbn Sükeyne, İzzeddin İbnü’l-Esîr, Ruhâvî ve İbnü’l-Hâcib gibi önemli şahsiyetler bulunmaktadır. Bir müddet Kûfe kadılığında bulunan Mevsılî azlinden sonra Bağdat’a yerleşerek ölünceye kadar Meşhed-i Ebû Hanîfe’de tedris, telif ve fetva işleriyle meşgul oldu. Fıkıh ve usul sahasında devrin otoriteleri arasında yer alan âlim, mezhepte kuvvetli görüşleri zayıflarından ayırt edebilecek derecede ilmî yeterliliğe sahip fakihlerden (ashâbü’t-temyîz) sayılmıştır. Talebeleri arasında çeşitli mezheplerden Abdülmü’min b. Halef ed-Dimyâtî ve İbnü’l-Fuvatî gibi âlimler bulunmaktadır. Babası Mahmûd, kardeşleri Abdüddâim, Abdülkerîm ve Abdülazîz de birer ilim adamıydı. Dindar, hayır ve vera‘ sahibi, melik ve âyâna karşı azametli, fukara ve talebeye karşı mütevazi davranırdı. 19 Muharrem 683 (7 Nisan 1284) tarihinde Bağdat’ta vefat etti.
Title:
Alim-Yazar
Birth:
Musul, 11 July 1203
Death:
Bağdat, 7 April 1284

Readers

2 readers liked.
4 readers read.
3 readers are reading.
6 readers will read.
Reklam

Quotes

See All
Hz.Peygamber (sav) abdest alırken, suyu dirseklerinin üzerine akıtmıştır. Abdest alırken suyu topuklarına ulaştırmayan bir adamı gördüğünde Hz.Peygamber (sav); “Topukların ateşte vay haline!” buyurmuş ve adama topuklarını yıkamasını emretmiştir.14[4]
Sayfa 14 - Muallim Neşriyat
Taharet (Temizlenme) Abdest...
Lügatte mutlak temizlik demektir. Şer'î mânası ise; pis olan şeylerden temizlenmektir. Abdest (vudû) lügatte; güzellik ve parlaklık demektir. Şer'î ıstılahda ise, belli organları yıkamak ve meshetmektir. Bunda lügat mânası da bulunmaktadır; çünkü yıkanan ve meshedilen organlar abdestte güzelleşir. Gasl (yıkamak) lügatte su akıtmaktır. Mesh ise, isabet demektir.
Sayfa 12 - Muallim Neşriyat
Reklam
Hz.muhammed (Sav)
"Cemaatle namaz, sünen-i hûda yani İslam'ın şiarı olan mühim sünnetlerdendir." "İstedim ki; bir adama emir vereyim de, insanlara namaz kıldırsın. Sonra ( o namaz kıldırırken) ben, cemâate gelmeyenlerin evlerini ateşe verip üzerlerine yakayım."
Guslü Gerektiren Sebepler...
3- Hayız ve nifas kanamalarının kesilmesi: Hayzın (âdetin) kesilmesi durumunda gusül farz olur. Zira Allâh (cc) buyurur ki; “Aybaşı halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın.”42[6] Bu haldeki kadınlar gusletmedikçe, kendileriyle cinsî münasebet yasaklanmıştır. Aybaşı halinin sona ermesi durumunda gusül farz olmasaydı, gusletmelerinden önce kendileriyle cinsî münasebet kurmak yasaklanmazdı. Nifas kanamasının kesilmesi halinde gusletmenin gerekliliği hususunda icmâ vardır. İstihaze kanı görmekte olan kadının da âdet günleri tamamlandığında gusletmesi farz olur. Çünkü hayız hükümleri bakımından bu kadın, artık temizlik haline girmiş kadınlar gibi olur.
Sayfa 29 - Muallim Neşriyat
Abdesti Bozan Şeyler...
1 ve 2- Ön ve arka yollardan çıkan her şeyle, ön ve arka yollardan başka vücudun her hangi bir yerinden çıkan pis şeyin, yaranın bulunduğu yerden akması abdesti bozar (İmâm Şâfıî): Bu hususda Allâh (cc) şöyle buyurur: “Yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse”22[12] Burada ayak yolu diye tercüme ettiğimiz (ğâit) kelimesi aslında abdest bozma yeri mânasında kullanılır. Yoksa, bununla def-i hacet mânası kastedilmez; ama bu âyette (ğâit) kelimesiyle, abdest bozma yeri olan heladaki def-i hacet kasdedilmiştir. Hela, o işin yapılışı esnasında insanlara bir örtü vazifesi görür. Şu halde bir kimse def-i hacette bulunmaksızın helaya girip çıkarsa, abdesti bozulmaz. Peygamber (sav) buyurur ki: “Vücuttan akan her kandan dolayı abdest almak gerekir.” Bir başka hadîs-i şerîfde de şöyle buyurur: “Bir kimse namaz kılarken kusar veya burnu kanarsa; namazı bırakıp gitsin abdest alsın; konuşmadığı takdirde namazına kaldığı yerden devam etsin.” Yine bir başka hadîsde; “Yedi şeyden ötürü abdest yeniden alınır.” buyurmuş ve böyle derken; ağız dolusu kusmayı, akan kanı, kahkahayı ve uykuyu bu yedi şey arasında saymıştır. Ön ve arka yollardan başka, vücudun her hangi bir yerinden çıkan şeyin abdest bozucu olması için akması şarttır; zira her derinin altında rutubet ve kan vardır. Dışarıya çıkan şey ise, akmadıkça sadece görünmüş olur ama çıkmış sayılmaz. Fakat ön ve arka yollardan çıkan şeyin abdest bozucu oluşunda böyle bir şey aranmaz. Çünkü buralardan çıkan şey çıkar çıkmaz yer değiştirmiş ve dışarı çıkmış sayılır.
Sayfa 19 - 20 — Muallim Neşriyat

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Reklam
Henüz kayıt yok