Abdullah Kartal

Abdullah KartalTasavvufun Oluşumu author
Author
Translator
0.0/10
0 People
5
Reads
2
Likes
668
Views

Abdullah Kartal Posts

You can find Abdullah Kartal books, Abdullah Kartal quotes and quotes, Abdullah Kartal authors, Abdullah Kartal reviews and reviews on 1000Kitap.
440 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Şeriat-Hakikat İlişkisi Bağlamında Tasavvufun Oluşumu
Tasavvuf üzerine pek çok mevcut dönemlendirme vardır. Bu dönemlendirmeler çağlara, kişilere, kavramlara ve diğer ilimlerle ilişkisine göre nitelik kazanır. Genel kabule göre yapılan dönemlendirme ile H. 3. asra kadar olan sürece zühd dönemi, 3. asırdan tasavvufun sistemleşmiş yapısı olan tarikatlara yani 6. asra kadar olan sürece tasavvuf dönemi
Tasavvufun Oluşumu
Tasavvufun OluşumuAbdullah Kartal · Emin Yayınları · 20155 okunma
Tasavvufun teorisyenleri olarak tanımlayabileceğimiz Serrâc, Kelâbâzi, Ebu Talib Mekki, Kuşeyri ve Hucviri gibi yazarların esas gayesi ve çabası, tasavvufun temel umdelerinden taviz vermeden söz konusu 'uzlaşma'yı sağlamaktı.
Sayfa 264 - Emin YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şüphesiz şeriat ve hakikat ilişkisinin zorunluluğu bağlamında tasavvuf tarihinde en mükemmel formülasyon, Kuşeyri'ye aittir. "Hakikatle desteklenmeyen şeriat makbul olmadığı gibi şeriatla sınırlanmayan (gayr-ı mukayyed) hiçbir hakikat de elde edilebilir değildir."
Sayfa 209 - Emin YayınlarıKitabı okudu
Bu durum karşısında Davud (as)'ın şu sözünü hatırladım:.. "Ey Rabbim! Bedenimi oruç ve namazla temizlememi emrettin. Peki kalbimi ne ile temizleyeyim? Allah Teala şöyle cevap verdi: Ey Davud! Keder ve üzüntülerle."
Sayfa 154 - Emin YayınlarıKitabı okudu
İşaret kavramının oluşum döneminde sufiliğin söylem biçimi olarak kabul edildiğini söyleyebiliriz. İşaret nedir? Serrac işareti "Manasının inceliğinden dolayı, konuşanın ibare ile açıklamayıp gizlediği şey" olarak tanımlar. "Dil ile anlatmaksızın başkasına muraddan haber vermek" şeklindeki tanım ise, Hucviri'ye aittir. Tasavvufi söylemde işaret ile yakın anlamlı bazı kavramlar vardır. Remz, sözün zahirinin altında yatan, ehlinden başka kimsenin anlayamayacağı batıni manadır. Latife, "idrake, kalbe düşen, manasının inceliği sebebiyle ibarenin taşıyamadığı durumlara işaret eden lafızdır."
Sayfa 89 - Emin YayınlarıKitabı okudu
Peki tasavvufi tecrübenin tanımlanamaz ve ifade edilemez bir mahiyet taşıması, bilginin kavramsallaştırılması gerçeği ile çelişmez mi? Öncelikle belirtmek gerekir ki tasavvufi söylemin bu paradoksal yapısı hiç hatırdan çıkarılmamalıdır. Ancak diğer taraftan sufiler bu tezadı aşmak için çözüm yolu da bulmuşlardır. Bu bağlamda sufilerin temel amacı, söylemin tanımlanamaz ve ifade edilemez yapısına zarar vermeden sınırlı olan dil ile tecrübe ettikleri manaları aktarmak şeklinde özetlenebilir. Buna, lafzın sınırlarına boyun eğmeden sınırsız hakikatleri sınırlı dil ile ifade etmek de diyebiliriz.
Sayfa 80 - Emin YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tasavvuf alan ve konusu hakikat, yöntemi müşahede anlamına gelen marifet, gayesi ise Allah'ın bilinmesi olan ilimdir. Dolayısıyla tasavvuf alanı, yöntemi ve gayesi olan dini-şer'i bir ilimdir.
Sayfa 62 - Emin YayınlarıKitabı okudu
..bu topluluk Allah katında değerli olan ilimleriyle dünyalık talep ettiler ve ilmi dünyalık avlamak için bir kapan olarak gördüler. Bu ne kötü bir şeydir! Kendisiyle ancak kalıcı olanın talep edileceği bir şeyle, gidici olanı elde ettiler.
Sayfa 50 - Emin YayınlarıKitabı okudu
zühd: ilk nüve ve ayrılmaz parça
Zühd, esasında tasavvufun her döneminde ortak bir yöne işaret eder. Başka bir ifadeyle tasavvuf, hangi süreçlerden geçmiş olursa olsun, ya da hangi kavramı ön plana çıkartırsa çıkartsın zühd, tasavvuf ilminin esas yapısını teşkil eder. Bu itibarla zühd, H. 200 yılından az önceki dönemde yaygınlık kazanan ve bağımsız bir ilim olan tasavvufun ilk nüvesini teşkil eder.
Sayfa 49 - Emin YayınlarıKitabı okudu
paradoksallık güzeldir, dikkat celbeder :)
Böylece aslında bizzat çıkış nedeni olarak forma tepki gösteren ve esas olarak içeriği yani hakikati önceleyen sufiler, paradoksal bir şekilde formel bir özelliklerini ilimlerinin ortak ismi olarak tercih etmişlerdir.
Sayfa 46 - Emin YayınlarıKitabı okudu
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.