Abdullah Sirâcüddin

About

Halep’te doğdu. Babası Muhammed Halep’in önde gelen âlimlerindendi. Annesi Hatice Hanım, Halep’in ilmiyle tanınan Mektebî ailesinden Vahîd el-Mektebî’nin kızıdır. Soyu Hz. Hüseyin’e dayandırıldığından Hüseynî nisbesiyle anılır. Sultâniyye Camii Medresesi’ne dört yıl devam ederek hıfzını tamamladı; fıkıh, nahiv, matematik dersleri aldı, bazı eski Arap şiirlerini ve hitabeleri ezberledi. Ardından Hüsreviyye Medresesi’ne kaydoldu (1936). Başta babası olmak üzere Osman el-Mısrî, Abdülvehhâb el-Mısrî, Muhammed İbrâhim es-Selkînî, Muhammed Râgıb et-Tabbâh, Îsâ el-Beyânûnî, Mustafa ez-Zerkā gibi âlimlerden ders okudu. Abdullah Sirâceddin, Halep Evkaf Dairesi’nde Ebü’d-Dereceyn Camii müderrisliği için açılan imtihanı kazanarak tedris hayatına başladı. Burada fıkıh ve nahiv okuttu. Daha sonra Ma‘hedü’l-ulûmi’ş-şer‘iyye müderrisliğine getirilince tefsir, hadis; es-Sâneviyyetü’ş-şer‘iyye’de tevhid, hadis ve fıkıh dersleri verdi. 1946’da babası, yaşlılığı sebebiyle kendi ders halkalarını ona devretti. Aynı yıl babasıyla birlikte hac vazifesini ifa etti. Bir süre Süleyman Camii’nde imamlık yaptı. Bankûsâ, Emevî ve Hamevî camilerinde öğrencilere ve halka açık dersler verdi. 1958’de kapatılan Ma‘hedü’l-ulûmi’ş-şer‘iyye’nin tekrar açılmasını sağladı. Medresetü’t-ta‘lîmi’ş-şer‘î ile bu medresenin ihtiyaçlarını karşılamak ve ilmî faaliyetleri desteklemek amacıyla Cem‘iyyetü’t-ta‘lîmi’ş-şer‘î müesseselerini kurdu. Bu cemiyete bağlı birer hâfızlık ve kıraat kursu açtı. 1980’deki Hama olaylarından sonra Medine’ye gitti, burada kendini ibadete ve eser telifine verdi. 1983’te tekrar Halep’e döndü; et-Ta‘lîmü’ş-şer‘î Medresesi ile Emevî ve Bankûsâ camilerinde derslerine yeniden başladı. 1989 sonlarına doğru sağlık sorunları yüzünden derslerini bıraktı ve et-Ta‘lîmü’ş-şer‘î Medresesi ile cemiyetinin sorumluluğunu oğlu Muhammed Necîb’e devretti. 4 Mart 2002 tarihinde vefat etti, vasiyeti gereği Şa‘bâniye Camii hazîresine defnedildi. Başta yeğeni ve damadı Nûreddin Itr ile Muhammed Avvâme olmak üzere Mahmûd Mîre, Züheyr Nâsır, Abdullah Necîb Sâlim gibi şahsiyetlerin kendisinden faydalandığı Abdullah Sirâceddin âlimlerle görüşmek üzere Mekke, Medine, Dımaşk, Humus, Hama, Bağdat ve Kudüs gibi şehirlere seyahatler yapmıştır. Fıkıh, usûl-i fıkıh ve tasavvuf yanında özellikle akaid, tefsir ve hadisle ilgilenmiş, başta Kütüb-i Sitte’dekiler olmak üzere birçok hadis ezberlemiştir. Nûreddin Itr onu hadis hâfızı diye niteler (Ṣafaḥât, s. 30). İtikadda Selefiyye’ye (Ḥavle tercemeti’l-merḥûm, s. 21-28; Nûreddin Itr, s. 166), amelde ise Hanefî mezhebine bağlıydı. Dinî ilimler yanında şiir ve tasavvufla da ilgilenmiş, uzunca bir münâcât kaleme almıştır (Edʿiyetü’ṣ-ṣabâḥ, s. 71-76). Babası yoluyla gelen Ahmediyye (İdrîsiyye) tarikatı yanında Rifâiyye, Kādiriyye, Halvetiyye, Bedeviyye’den de icâzet almıştır. Rifâî erkânına göre icra edilen bir zikir meclisi vardı.
Full name:
Ebü’n-Necîb Abdullāh Sirâcüddîn b. Muhammed Necîb Sirâciddîn el-Hüseynî el-Halebî
Title:
Halepli âlim
Birth:
Halep, 1924
Death:
4 March 2002

Readers

7 readers liked.
4 readers read.
2 readers will read.
2 readers left half.
Reklam

Quotes

See All
"Fâhiş konuşmak cefâdandır. Cefâ ise cehennemdedir." Tirmizi Küfür edip ağzı bozuk olanların hakîkaten vay haline..
يَرْفَعِ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۙ وَالَّذٖينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍؕ
Mücadele suresi 11. ayetKitabı okudu
Reklam
فعن أنس رضي الته عنه قال : قال رسول الله : إن الله لكه أهلين من الناس. قالوا : من هم يا رسول اللّه!؟ قال صلى الله عليه وسلم :" أهل القرآن هم : أهل الله وخاصَّتـه " أي : هم أولياؤه وأحبابه.
< يَرْفَعِ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۙ وَالَّذٖينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ>
Sayfa 92 - Mücadele suresi 11. ayetKitabı okudu

Updates

See All

Comments and Reviews

See All
Reklam
414 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 64 days
Rabbine Koş!
Allah’a yaklaşmanın aşamalarından bahseden, bazen ümitlerle bazen korkularla ibadet üzerinde ehemmiyet göstermenize vesile kılan her yıl ufacık bir tekrar ile bile olsa okunması gereken bir eser. Abdullah Siracüddin efendinin üslubu, düşündürücü maddelemeleri hoş muhtevalarıyla tüm kitapları okunulası bir yazar. Böyle kıymetli eserlerin yakın zamanlarda vefat etmiş bir alimin kaleminden çıktığını düşündükçe ‘acaba biz aynı dünyaların insanı mıyız?’ diye de düşünmüyor değilim…