Buenos Aires'te büyük bir çiftlik sahibinin oğlu olarak dünyaya geldi. İlk öyküsü İris ve Margarita'yı 11 yaşında yazdı. Ailesinin durumu iyi olduğu için 1920lerde Avrupa ve Amerika'ya seyahatler yaptı. 1932'de Jorge Luis Borges ile tanıştı, Borges'in 1986 yılındaki ölümüne kadar çok yakın arkadaş oldular, birlikte pek çok hikâye yazdılar. H. Bustos Domecq adıyla da öyküler yazdı. Aynı yıl, "Sur" edebiyat dergisinin kurucusu olan Arjantin'in en etkili kültürel simalarından Victoria Ocampo ile tanıştı. 1933'te Buenos Aires Üniversitesi'ne girdiyse de, okulu bırakarak kendini yazarlığa adadı. 1940'ta Victoria'nın kardeşi Silvina Ocampo ile evlendi. Eşi de yetenekli bir şair ve öykü yazarıydı. Aynı yıl, en önemli kitaplarından biri olan "La invención de Morel"'i yazdı. Latin Amerikan edebiyatının öykü türünde klasiklerinden olan bu kitapla, Buenos Aires Belediye Edebiyat Ödülünü kazandı.
Yaklaşık yarım yüzyıl boyunca, Bioy Casares Arjantin kültürel sahnesinde aktif rol oynadı. Yayınlanan eserler arasında birçok roman, kısa hikâye, makaleler ve tezler vardır. Borges'le beraber yazdığı eserlerden başka, H. Bustos Domecq and B. Suárez Lynch adıyla da eserler yazdı. Eserleri birçok dile çevrilmiştir.
1990 yılında İspanyol edebiyatının en prestijli ödülü olan Cervantes ödülüne layık görülen yazar, 1999 yılında Buenos Aires'te öldü.
Zellenbur’un Sıradan Bir Günü
Okuma performansımın düşük olduğu bir ay oldu. Yaz tatili ve bayram nedeniyle memleketler, akrabalar ve uzman öğretmenlik eğitimlerini izlemek bu düşüşte etkili.
~~~Yeni1YazarKeşfetmeninMutluluğu~~~
Latin Amerika Edebiyatında Buenos Airesli olan yazar Adolfo Bioy Casares Borges'le de tanışmıştır ki zaten önsöz kısmı Borges'e ait. Borges bu kitap için kusursuz olarak nitelendirirken """Aşırı mutluluk nedeniyle intihar, merhamet nedeniyle cinayet, sonsuza dek ayrılmayı göze alacak kadar
Borges’in en sevdiği eserlerden biri olan (ki zaten kitapta da kendisinin önsözü bulunuyor) Morel’in Buluşu, hem Arjantin edebiyatının önemli eserlerinden hem de bilimkurgu alanında kült metinlerden biri. Kitap, ziyaret edenlerin yavaş yavaş öldüğüne inanılan ıssız bir adaya giden, siyasi nedenlerle polis tarafından aranan kahramanımızın bu adada yaşadıklarını anlatıyor. Kitapla ilgili spoiler vermeden daha fazla konusundan bahsetmek mümkün değil ancak şunu söyleyebilirim ki muazzam bir kurgusu var. İlk sayfadan son sayfaya kadar okurun ilgisini ve merakını canlı tutmayı başarıyor Casares. Açılarak ilerleyen kurgu o kadar yaratıcı ve kurgunun aktarımında her şey o kadar kararında ki çok büyük keyif alarak okudum. Böyle bir kurguyu 1940’ta kaleme aldığı için Casares’e saygım ve hayranlığım katlanarak arttı. Zamanının çok ilerisinde bir bilimkurgu eseri olmasının yanında, dolu dolu da bir metin. Yazar, 116 sayfalık kitapta yaşam, ölüm, hayat, zaman gibi kavramları sorgularken siyasi unsurları serpiştirmeyi ihmal etmemiş. Çok beğendim. Bilimkurgudan hoşlananlara veya Latin Amerika edebiyatına ilgi duyanlara mutlaka tavsiye ederim.
Bir ada..
Gelenlerin öleceği söylentisi yayılmış olan, gel-gitlerin etkisinde, çift güneşin doğduğu, müze-kilise-havuz üçlüsünden oluşan ama insanlardan arınmış bir ada...
Robinson Crusoe misali kendine bu adada tek başına bir hayat kuran, siyasi görüşü sebebiyle ölüme mahkum edildiği için polislerden kaçan bir adam...
İnsan, sonsuz bir