Bilim ve sanatın gelişmesi, ahlâkın düzelmesine mi, bozulmasına mı yardım etmiştir?...
"Fizikçilerimiz, matematikçilerimiz, kimyacılarımız, astronomlarımız, şairlerimiz, ressamlarımız var ama değerli yurttaşlarımız yok."
Rousseau'ya göre, kişi Tanrı'nın varoluşunu, bilimadamının söyleyebileceği şeylerden bağımsız olarak, tıpkı kendi varoluşunu hissettiği gibi hissedebilir. Kişinin kendisinin varolduğunu kanıtlaması için argümana ihtiyacı yoktur; kendi varoluşunu dolayımsız olarak bilir. Aynı şekilde, Tanrı'nın var olduğunu da ispat olmadan bilir.
Matematik, Vico'nun gözünde, yalnızca insana ait bir yaratı olduğu için kesindir. O, salt bir yöntem olup, dünyada ne olduğunu açıklayabilse dahi, bir şeyin neden ya da hangi amaç için olduğunu açıklayamaz.
Stoacılara göre, evrende gözlemlenebilir olan doğal güzellik, bir akıl ya da düşünce ilkesine, yani her şeyi insanın iyiliği için düzenlenmiş olan bir Tanrının varoluşuna işaret eder.
Bilgelik, kişinin nereden gelip nereye gittiğini bilebilmesi, kendisine sağlam ve doğru amaçlar koyabilmesi ve hayatıyla eylemlerinin hesabını verebilmesi durumunu ifade eder.