1961'de Sivas'ta doğdu. 1978 yılında İstanbul Kabataş Erkek Lisesi'ni, 1984'te Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Uluslararası Ekonomik İlişkiler Dalı'nı bitirdi. 1986'da T.C. Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu'nda Maliye Müfettiş Yardımcısı olarak göreve başladı. Halen Maliye Baş Müfettişi olarak İstanbul Defterdar Yardımcılığı görevini yürütüyor. Maliye Bakanlığı tarafından 1993-1994 tarihleri arasında "bilgi-görgü artırımı" ve "Amerika Birleşik Devletleri'nde Bütçe Harcamalarının Denetimi" konusunda inceleme ve araştırmalarda bulunmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne gönderildi. Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunduğu sırada The University of Michigan'da "Devlet ve Denetim (Government and Inspection)" konulu bir konferans verdi. Ekonomik Etkileri Açısından Türkiye'de Devlet Borçları (1981-1990) (1992) adlı yayımlanmış bir kitabı olan Ahmet Erol'un; Türkiye'de Konut Sorunu, Finansal Kiralama (Leasing), Maliye Bakanlığı'nın ve Ekonomik Birimlerin Yeniden Yapılandırılması, Finans Kesiminin Vergilendirilmesi konularında araştırmaları ve çeşitli dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Bankacılık, vergi ve finans kendisini uzmanlaştırdığı alanlardır. Bu konularda yayımlanmış pek çok makale, inceleme yazıları ve konferanslarının yanında çeşitli çevirileri de vardır.
Sevginin adı rüzgar
Toplumsal bir çok konuya değinilmiş. Kan davasından, kız çocuklarının okutulmaması, törenin acımasızlığı. Fayton zevki uğruna atların acı çekmeleri. Mardin'den Ada'ya uzanan bir hayat hikayesi.
Türkan Saylan'ın Kardelen'i Ömür'ün azmi.
Sayfalar su gibi akıp gidiyor 1 saatte kitap bitti. Keşke hiç bitmeseydi okuması çok keyifliydi. Mutlaka okunması gereken bir kitap.
Nasıl ve nereden başlayacağımı bilmediğim bir romana inceleme yapmak istedim. Yazar bunun ne kadar bir kurgu olduğunu romanın en başında bize sunmuş olsa da. İçimde bir parçalar her romanın gerçek veyahut tüzel kişilerden etkilendiğine inanır.
Ben bu romanda ana karakterlerin hepsi ile bağdaştım. Kah Necati'ydim, karşılıksız duygularıma yenik düştüm ve ölüme teslim ettim kendimi. Kah Ayhan'dım sağcıydım, tüm solcu arkadaşlarıma rağmen... Gecenin bir yarısı öldürüldüm. Kah Serdar'dım kardeşim dediğim insanı öldürmekle suçlandım, infazıma karar verildi. Ama en çokta baş karakter Güven Kuzey'dim. Benim de sonumu getirecekti bu dünya bu çağ, bir habersiz hepsinin yükünü içimde taşıyıp, hayatımı yaşadım. İyi ki de yaşadım, yaşadı dediğim bir karakterdi.
Bu roman Kuş Diline Öykünen sonrası içimi yeniden parçalayıp bırakan bir 12 Eylül romanı daha oldu. O yıllarda en çokta...Ülke de farklı düşünen herkes ölüme mahkum mudur? Sorgulatan bir roman olduğu aşikardı.
Biz bu karanlık çağları tarih olarak kabul etmemiş neslin torunlarıyız. Öğrenmeliyiz, bunlar bize anlatılmalı. Bu ülkede hak ve hukukun olmadığı anlatılmalıydı. Fikirlerimizin sonumuzu getirebileceği bize öğretilmeliydi.
Biz böyleyiz işte geçmişimizden kaçarak yaşamayı, Batı hayranlığını yanlış algılamayı ve buna hala devam etmekte olan kişileriz...
"Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,
Hepinizi,hepinizi istiyorum,gelin görün beni,
Toğrağı nasıl örterseniz öylece örtün beni."
Evet aslında kitabı beğenerek okuyordum,sürükleyiciydi,güzel öğütler de aldım amaaa sonu neden böyle bittiiiii
Neyse güzel ders verir nitelikte özlü sözler vardı
Bunun için bile okunabilir