Ahmet Önal

8.3/10
60 People
220
Reads
2
Likes
1,357
Views

Ahmet Önal Posts

You can find Ahmet Önal books, Ahmet Önal quotes and quotes, Ahmet Önal authors, Ahmet Önal reviews and reviews on 1000Kitap.
18. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Osmanlı ordusunda özellikle Fransız kökenli askeri danışmanlar görülür. Askerlik tarihinin en büyük on komutanından birisi olan Napolyon da Osmanlı ordusunun komutanlarından ve danışmanlarından birisi olmak için müracaat etmişti. Napolyon, Osmanlı ordusunda görev almayı düşünürken, ihtilal komitesi genç generali kralcıların başlattığı ayaklanmayı bastırmak için tekrar orduya aldı. Ardı ardına başarılar kazandı. Bir kaç yıl sonra ise İngilizler'in Hindistan ticaretini kesmek için Osmanlı İmparatorluğu'nun toprağı olan Mısır'ı işgal etti.
Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümlarlara taç veren Allah'ın yeryüzündeki gölgesi Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Karaman'ın ve Rum'un (Sivas ve civarı) ve Dulkadir Vilayeti'nin (Maraş ve civarı) ve Diyarbekir'in ve Kürdistan ve Azerbaycan'ın ve Acemi'in ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve şerefli babalarım ve yüce atalarımın kahredici kuvvetleriyle fethettikleri, büyüklüğün sığınağı olan zatımın ateş yağdıran ve zafer nakşeden kılıcıyla fethettiği nice memleketlerin sultanı ve padişahı Sultan Bâyezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han'ım.
Reklam
Kütahya’dan 5 bin kişilik bir maiyetle ayrılan II. Selim, 29 Eylül 1566’da Boğaz’ın kenarındaydı. Yeni padişah ilk şaşkınlığı burada yaşadı. Zira ne Osmanlı ve dünya tarihinin son 46 yılına mührünü vuran Muhteşem Kanunî Sultan Süleyman’ın ölümü sebebiyle İstanbul’da bir matem hâli ne de kendisini karşılamaya gelen yetkili kişi vardı. Aslında Sokollu Mehmed Paşa, muhafız olarak şehirde bırakılan İskender Paşa’yı durumdan haberdar etmişti. Ancak İskender Paşa, veziriazamın üstü kapalı ifadelerini anlayamamış ve dolayısıyla da gerekli hazırlıkları yapmamıştı. II. Selim’in adamını karşısında görünce her şeyi anladı ve alelacele hazırlıklarını tamamlayıp, yeni padişahı Üsküdar’dan İstanbul’a nakletti. II. Selim’in Topkapı Sarayı’na yerleşmesiyle, top sesleri İstanbul semalarını inletmeye, tellallar şehrin dört bir yanında taht değişikliğini haykırmaya başladı.
1566’da arabayla Sigetvar önlerine kadar giden Kanunî, bu­rada kalenin fethedildiğini göremeden, 6/7 Eylül gecesi vefat etti. Sigetvar Kalesi düşmek üzereydi. Böyle bir durumda padişahın ölüm haberinin etrafa yayılması, hem askerlerin maneviyatını bozarak bir aydan beri çekilen sıkıntıları boşa çıkartabilir hem de düşmanları harekete geçirebilirdi. Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa, Muhteşem Süleyman’ın ecele mağlup olduğunu sır olarak saklamak üzere azami gayret gösterip, padişah hâlâ yaşıyormuş gibi kalenin fethi için son hazırlıkları tamamlamaya çalıştı. Nihayet 7 Eylül’de Sigetvar fet­hedilince tek veliahd olan Kütahya’daki Şehzâde Selim’e mektup gönderip, hem bu fethi bildirdi hem de babasının vefat ettiğini ve derhal bu tarafa gelmesi gerektiğini haber verdi. Hasan Çavuş tarafından getirilen veziriazamın mektubu 12 gün sonra, Kütahya dışındaki Sıçanlı’da kendisine ulaştırılan II. Selim, hemen şehre döndü. O gün Cuma olduğu için şehirdeki bütün camilere haber gönderilerek hutbe II. Selim’in adına okundu.
Kâğıthane’de bulunan Sultan Süleyman da askerin isyan et­tiğini öğrenir öğrenmez hemen deniz yoluyla İstanbul’a gelmişti. Sultan, ilk iş olarak geniş bir soruşturma yaptırdı ve askeri tahrik ettikleri anlaşılan Yeniçeri Ağası Mustafa Ağa’yı derhal idam ettirdi. Mustafa Paşa kethüdası Bali ile Reisülküttab Haydar da olaya karıştıkları için hapsedilip, bir süre sonra öldürüldüler. Padişahın hızlı ve sert bir şekilde olaya müdahale etmesiyle isyan daha fazla yayılmadan yatıştırıldı.
1525’te İstanbul’da yeniçeri bir kez daha isyan edip, şehrin büyük bir kısmını yağmalamıştı. İkbal basamaklarını hızla tırmanan Veziriazam Makbul İbrahim Paşa’nın, isyan eden Hain Ahmed Paşa gailesini bertaraf etmek için 1524’te Mısır’a gitmesini fırsat bilen muhalifleri yeniçerileri isyana teşvik ettiler. Sultan Süleyman, Edirne’den yeni dönmüş ve Kâğıthane’ye gelmişti. Padişahın yokluğundan da yararlanan yeniçeriler, 16 Mayıs 1525’te İstanbul’da başta Veziriazam İbrahim Paşa’nın sarayı olmak üzere Vezir Ayas Paşa ve Defterdar Abdüs-selam gibi devlet ricalinin konaklarını, gümrükleri, dükkânları ve halkın evlerini yağmaladılar. Ertesi gün yeniçeriler ağa kapısına gelip, “Bizim bu fesada rızamız ve şenâatden haberimiz yokdur. Teftiş edin, bulunsun” dediler.
Reklam
Yavuz, Çaldıran Savaşı’nı kazandıktan sonra bir yerde kışla­yıp, ertesi yıl tekrar İran seferine devam etmek istiyordu. Ancak devlet adamları ve yeniçeriler muhalefet ettiler. Aras Nehri kı­yısına gelindiğinde yeniçeriler devlet adamlarının da tahrikiyle tekrar ayaklandılar. Bunun üzerine ordu Anadolu içlerine girdi. Kış Amasya’da geçirildi. Yavuz’un aklında sefere devam etmek vardı. Ancak tekrar isyan eden asker Vezir Piri Mehmed Paşa ve padişahın hocası Halimi Çelebi’nin evlerini basıp, mallarını yağma etti. Bu durum üzerine canı sıkılan Yavuz Sultan Selim, veziriazam Dukakinzâde Ahmed Paşa’yı bizzat hançerledi. İstanbul’a döndük­ten sonra da yeniçeri subaylarını tahttan çekileceğini söyleyerek sıkıştırdı ve bazı isimler aldı. Bunun üzerine divan-ı hümâyûnun önünde Tacizâde Cafer Çelebi, İskender Paşa ve Sekbanbaşı Bal­yemez Osman Ağa’nın boyunlarını vurdurttu.
Yavuz Sultan Selim, tahta asker tarafından Safevi tehlikesini önlemek için çıkarılmıştı ama İran seferi sırasında askerle karşı karşıya geldi. Safeviler, Osmanlı ordusunun ilerleyişini güçleş­tirmek için bölgede büyük tahribat yapmış, otlakları yakmış ve civardaki ahaliyi Azerbaycan taraflarına sürmüştü. Yavuz Sultan Selim’in iaşe buhranını önlemek için daha evvel aldığı bütün tedbirlere rağmen, bu tahribat yüzünden, askerler konaklarda kendilerine içecek su ve hayvanlarına yedirecek ot bulmakta büyük sıkıntı çektiler.
YAVUZ’UN ÇADIRINA KURŞUN ATTILAR “Eğer er iseniz benimle gelin Yoksa ben yalnız başıma da giderim”
25 Nisan 1512’de Şehzâde Selim yeniçeri ve sipahilerle birlikte Saray’ın önüne geldi. Sultan Bayezid, artık yapacak bir şey olmadığını anladı ve yeni bir isyan yaşanmaması için, askerin isteğini kabul ederek oğlu Selim’i padişah ilân etti. Böylece 1511 ile 1512 senelerinde yaklaşık bir yıl devam eden İstanbul’daki karışıklık Şehzâde Selim’in padişah ilân edilmesiyle sona erdi.
283 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.