1950’de Urfa’da doğdu. İlk müzik terbiyesini ailesinden aldı. Daha sonra İstanbul Belediye Konservatuarı ile Üsküdar Musikî Cemiyeti’nde değerli hoca Emin Ongan’dan müzik tahsilini tamamladı. 1991 yılında kurulan Kültür Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu’na Genel Yönetmen olarak atandı. 1998 yılında Devlet Sanatçısı unvanını aldı. 1980 yılından beri iştirak ettiği Konya Mevlânâ İhtifalleri, 1984’den beri yer aldığı İstanbul Festivali ile “Güldeste” isimli klasik ve tasavvuf müziği konserleri ve Tokyo’dan San Francisco’ya kadar pek çok yurt dışı ve sayısız yurt içi konserleri ile müzik birikimlerini sanat severlere sundu. Özel bir televizyon kanalında dört yıl süreyle “Şarkılar Seni Söyler” isimli bir müzik programının yönetmenliğini, sunuculuğunu ve solistliğini yapan Ahmet Özhan evli ve iki çocuk babasıdır.
Yüce dağın tepesindeki karlar, buzullar erir, derelere döner, nehirlere döner, çağlayanlara döner; ama ne gürültü çıkarır. Kafasını taştan taşa vura vura gürül gürül akar ama deryaya kavuştuğu zaman tıs diye sükunet ortaya çıkar.
Eğer bir kişi, zahirî bu aşklarda kalmayıp, o köprüden, o duraktan geçip hakikî sevgiye ulaştığını beyân edebiliyorsa, hakîkatte bu Hâlık'ın onu sevdiğinin farkına varmasına işarettir.
Çocukken olmak istediği şeye ulaşmak ne güzel.Hayatta herkese nasip olmayan bir şey istediğini elde etmek.Çok istesen de istediğini elde edemiyor çoğu insan hayatta.Buna ister nasip deyin ister yeterince istemiyordu deyin bu böyle.Sonuçta istemediğimiz bir mesleği bir ömür boyu yapmaya mecbur oluyorsunuz.
Ahmet Özhan gerçekten büyük bir değer ülkemiz için.Onun yaşam öyküsünü Kendi ağzından anlattığı bu söyleşi herkesin faydalanabileceği bir nitelikte.Her insan hayatta değişim dönüşüm yaşamıştır ama Ferrarisini Satan Bilge olmak kolay değildir.Hele şöhretin zirvesindeyken elinin tersiyle bunu itmek ve inandığın uğurda yaşamaya başlamak her babayiğidin harcı değildir.
Sanatçı Ahmet Özhan'in başarısını ortaya koyan kişilik özelliklerini ben öğrenmiş oldum bu kitapla.Ancak bir Ahmet Özhan daha var ki o inandığı uğurda hayatını tamamen değiştirmekle birlikte aynı başarıyı korumayı da başarmış.İşte bu yönü de öğrenmek isteyen için bu kitap önem taşıyor.
Tavsiye ederim elbette.Okuduktan sonra diyebilirim ki insan yedisinde ne ise yetmişyedisinde de odur.
Şarkılar neyi söyler?
"Seni"
"Sen'i bilmeden evvel " Ben'i" bilmek lazım.
Ömer Tuğrul İNANCER ve Ahmet ÖZHAN'ın TRT' de yaptığı musikî programının kelimelere dökülmüş halidir kitap.
Şarkı sözüne aldanmayalım bizim bildiğimiz şarkılar (!)dan ziyade Yunus Emre'lerin, Niyãz-i Mısrí'lerin ve nice Hakk' a meftun gönüllerin sözlerinin bestelenmiş halidir.
"Bir tek şarkı vardır
SEVMEK SEVMEK"
Ahmet Özhanin hayatını soru cevap şeklinde akici bi dille yazılmış. Hayatındaki bütün yaşanmışlıklara kitapta yer verilmiş. Gazeteci Ahmet Tezcan’ın sorduğu sorulara samimiyetle cevap veren sanatçının hayatını okurken onu çok daha yakından tanıyacaksınız. Kitabın başrolünde aşk var: Ahmet Özhan’ın musiki eğitimi aldığı ve birlikte çalıştığı 20. yüzyılın klasik Türk musikisinin en büyük müzisyenleri, Maksim Gazinosu dönemi ve sinema tarihi de bu aşk hikâyesine eşlik ediyor ve geçmiş yılların yazılmış tarihine önemli bir katkıda bulunuyor.