En Eski Ahmet Tuncer Sümer kitaplarını, en eski Ahmet Tuncer Sümer sözleri ve alıntılarını, en eski Ahmet Tuncer Sümer yazarlarını, en eski Ahmet Tuncer Sümer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tuncer Sümer’in tanıklığında, kendi anlatımıyla; Nurhak!
Kitap 1960’lı yıllarda başlayan dostlukların ve birlikte kurulan hayallerin hikayesini konu alıyor.
Dönemin öğrenci hareketi içinde aktif yer alan Tuncer Sümer, Ankara’da başlayıp Nurhak dağ kadrosuna katılmasına kadar olan süreyi anılarında kaldığı kadarıyla anlatıyor, “İnsanlar ipe giderken nelerin kaybedildiğini kavramak da bir görev” diyerek, yoldaşlarını anmanın mutluluğunu taşıyarak.
Ankara’da öğrenci yurtlarında başlayan hareketin her yönü, cezaevleri, firarlar arasında, sürekli eğitimle ve öğrenmeyle geçen zamanın, dağlara uzanan mücadelenin öyküsünü, cesarete hayranlık, umuda inanmışlığa saygı duyarak ama bir o kadar da hüzünle okuyoruz.
Bir bir kırılan umutları, yarım kalan hayalleri, güzel dostlukları, geride bırakılanları, en önemlisi mücadeleyi okurken bir kez daha anlıyoruz ki; hiçbirinin ölmek gibi bir derdi yok, öldürmek gibi amaçları da…
Daha adil ve yaşanılabilir bir dünya yaratma fikri için çıkılan yolculuğun öyküsünü, ülkemizin yakın tarihine bakmak için okuyun…
Hüseyin İnan’a sordular…
ne zaman yolculuk?
dedi…
erikler çiçek açınca.
***
Devrime dair müthiş bir inanç taşıyorduk. Çok kısa bir zamanda gerçekleşecekti. Dünyanın her yerinden 60’lardan başlayarak kalkışmalar vardı. Latin Amerika, Asya, Afrika, Avrupa… Vietnam,Küba.. Che ölmüştü ama efsane devam ediyordu.
***
***
Bizim Dev-Genç’li, Tip kökenli olmamız bir anda devrimci kamuoyunun dikkatini çekmişti; Filistin’e gitmişler, İsrail’e karşı savaşmışlar. Bir kıvılcım gibi oldu bu.
***
***
Deniz Gezmiş Anadolu’ya geçerken polisler üzerine geliyor. Elinde otomatik silah var. O durumda bile polisleri öldürmeye kıyamıyor. Ondan sonra Amerikalı çavuşu kaçırıyor. Onu bile öldürmüyor. Biz ne yapalım! Uçaktakilerin hepsi sivil masum insanlar. Birilerini öldürseydik, Denizlerin bunu kabul etmeyeceğini biliyorduk.
***
Öncelikle bu adamlar ve kadınlar benim 15 li 16 li yaşlarımın isimleri bu nedenledir ki eski bir anı kadar bana yakınlar ve bir yakın olma sebepleri var ki o da inanmişlıklarıdır. Bir çok kişiye göre heyecanlı bir kaç genç gibi görünseler de onlar inanmış heyecanlı gençlerdi. Bugün ve o günün insanlarını düsundugumuzde ne büyük nimetmis onların bu özelliği... Gülay Ünüvar'ın anılarını okurken tek dertlerinin değişim olduğunu tek dertlerinin eşitlik olduğunu yine net bir şekilde gördüm. Her gün fikirlerini tartışmak için bir araya gelmeleri, köylerde , fabrikalarda ezilmiş ve kenara atılmış insanlari anlamak için her gün köy köy, grev grev gezmeleri; bu insanlar bunu eğlenmek için yapmıyordu. Bir kısmı bahsettigim cevrelerden geliyorlardj ve çoğu çok iyi puanlarla çok iyi bölümlerde okuyorlardi. Ha ne işi var dağlarda bunların konusunda ise ne yazık ki ben de sorgulama içerisindeyim. Gencliklerinin heyecanıyla kapıldiklari bu serüven ve toplumun bir çok noktasında dıslanmisliklari (özellikle güvenlik güçleri tarafindan) onları buna itmiş olabilir. Ama yine sonuç olarak inanclarini hiç birakmayislari ve Gülay unuvarin yeri geldiginde tek başına mücadele edişi takdire şayan. Öldürülmuş olmalari ya da yıllarca hapse mahkum edilmişleri dertlerinin gercekligini apaçık ortaya koymaktadır bence.( kadın hareketleri üzerine kısmnı konusunu ayrı yazmayı düşünüyorum.)
Bugün 6 Mayis. Amerikan emperyalizminin işbirlikçi hükümeti ve onun başındaki Demirel'in 3 fidanın kahpece yaşamlarına son verildiği gün.
Tabii bu alçaklar bu süreçte yüzlerce devrimciyi katletti. Onlara dair çok sayıda kitap yazıldı. Herkes okusun, öğrensin diye birkaçını belirtmek isterim. Umarım okursunuz. Bir kişi, bir kişi..