Akif Coşkun

Akif CoşkunZahidü'l Kevseri author
Author
0.0/10
0 People
2
Reads
0
Likes
850
Views

Akif Coşkun Posts

You can find Akif Coşkun books, Akif Coşkun quotes and quotes, Akif Coşkun authors, Akif Coşkun reviews and reviews on 1000Kitap.
"Ey şu kabrin kenarında durup ibretle bakan, Dün kabrin ziyaretçisi, bugün toprağın altında. Ölümden kaçış yok, aniden gelip çatmasına kayıtsız kalma! geçitten geçmiş olanlar için de dua et! Zâhidü’l-Kevserî şimdi bu merkadinde, (Rabbi’nin) af ına sığınmış ve O’nun merhametini bekliyor. " Zâhidü’l-Kevserî vefatından sonra Mısır’ın meşhur âlimi, İmam Mâlik’in de muâsırı, Leys b. Sa’d’ın kabrine yakın bir mekânda bulunan Kahlavi Mescidi civarında bir mekâna defnedilir. Kendisinden önce vefat eden iki kızı ile aynı hazire içerisindedir. Kabir taşında yukarıdaki şiir Arapça olarak yazılmıştır.
Zâhidü’l-Kevserî, Âlimiyye imtihanı öncesi üstadı Alasonî ile yaşadığı bir hatırasını kendisi şöyle anlatır, “Ruûs imtihanı (Âlimiyye) bizim medreseden mezun olduğumuz yıllarda beş yılda bir yapılıyordu. Bir imtihanda başarılı olamayanlar diğer imtihan için beş yıl daha beklemek zorundaydılar. Bu, gerçekten öğrencilerin sabır ve
Reklam
"Zâhidü’l-Kevserî’nin çalışmaları arasında önemli yer tutan, tahkik ederek yayına hazırladığı birçok eser, onun hep bu kütüphane serüveni sonucu keşfettiği ve okunacak hâle getirdiği eserlerdir.. Çok mesai ayırdığı bu işten bir karşılık beklemez ve matbaa sahiplerinin maddî tekliflerine “Teklif ettiğiniz şeylerle, âhirette bunlar için vaad edilen ecir bir arada olmaz ki!” cevabını verirdi."
"İslamî ilim merkezlerinde asırlarca ders ve mütalâa vazifesi görmüş kitaplar, dıştan bakıldığında sanki mevcudun tekrarı gibi algılanmıştır. Hâlbuki, hayatlarını “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.” hadisine sıkı sıkıya bağlı yaşamış ilim geleneğinin böylesine bir tekrara düşmesi düşünülemez"
"Zâhidü’l-Kevserî müntesip olduğu Hanefî mezhebinin büyük imamı, İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe ve onun yakın talebeleri hususunda oldukça hassastır. İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe’ye karşı beslediği bu alâka, hasımlarınca, “Mecnun-u Ebî Hanîfe”, şeklinde isimlendirilmesine sebep olmuştur."