Muhammed’in sancağını çıkardığım anda, Moğol süvarileri korkudan bir kişi bile kalmayacak şekilde kaçacak ve böylelikle biz de kurtulacağız” demişti.
Halifenin Moğollar hakkında söylediği bu sözleri duyan Hülagü çok öfkelenmişti. Şimdi huzuruna halifeyi çağırtan Hülagü, bir tabak kırmızı altın getirilip halifenin önüne konulması emrini verdi[105]. Emri yerine getirilince, Halife, “Bu nedir?” diye sordu. Hülagü: “bunlar altın, ye de açlığın ve susuzluğun gitsin, doy” dedi. Bunun üzerine Halife “İnsan altınla değil, ekmek, et ve içecekle doyar” dedi.
Halife’nin bu cevabına karşılık Hülagü, ona, “madem insanın kuru altınla değil de ekmek, et ve içecekle yaşadığını biliyordun da bana neden altın göndermedin?, Şayet istediğimi yapmış olsaydın, o zaman, gelip şehrini tahrip etmez, seni de yakalamazdım. Halbuki sen kaygısızca oturup yiyip içmene bakmışsın” dedikten sonra askerlerine Arap halifesini, ayakları altında çiğneyerek öldürmeleri emrini verdi .Halife’nin ölümünden sonra da, büyük hazinelerle birlikte bol miktarda ganimet ele geçirmiş olduğu halde doğudaki ülkesine geri döndü.
hekim, hastayı gördükten sonra, hastalığına deva olarak reise, kızıl saçlı erkek bir çocuğun karnını diri diri yararak, ayağını onun içine koymasını söyledi.
Şimdi, bölgeye ilk defa Moğolların eşkalini de tarif edelim. Çünkü ilk defa yukarı memlekete[37] gelenler insana benzemiyorlardı; korkunç ve tarifi mümkün olmayan bir görüntüye sahiptiler. Bunların başları öküz başı kadar büyüktü; gözleri kuş gözü gibi küçük, burunları kedinin ki gibi yassı, çeneleri köpek çenesi gibi çıkık, belleri karıncanınki gibi ince, bacakları domuzunki gibi kısaydı ve hiç sakalları yoktu.
Allah, yarattığı insana, yani Adem’e, cennetten çıktıktan sonra, kadın tarafından kandırılmasından ve menfur yılanın ihanetinden dolayı, hayatı boyunca, ekmeğini alın teriyle kazanmasını emretmişti. Çünkü Adem, Allah’ın yüksek emirlerini tutmamıştı.
Kitabı okuma nedenim batıya sel gibi akan Moğol akınlarının o dönemde yaşayan Ermeni bir tarihçinin gözünden nasıl göründüğünü merak etmemdi. Kitabın genelinde bu merak duygumun tatmin olduğunu söyleyemesemde eserin o dönemi anlamada faydalı olduğunu söyleyebilirim.
Yazar kitabın ismine 'Okçu Milletin Tarihi' dese de daha çok Ermeni'lerin tarihini anlatan bir kitap olmuş.