Alâaddîn el-Kirmânî

El-Aşeretü’l Kâmile yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
8
Okunma
3
Beğeni
347
Görüntülenme

Hakkında

16 Cemâziyelâhir 717’de (26 Ağustos 1317) Kirman’da doğdu. İlk eğitimini babasından aldı. Asıl hocası Adudüddin el-Îcî’dir. Onun yanında bulunduğu on iki yıl boyunca kendisinden özellikle dil ve edebiyat konusunda istifade etti, bu sebeple çalışmalarının önemli bir kısmını onun eserleri üzerine yaptı. Kirmânî daha sonra tahsil için Mısır, Şam, Kudüs, Halîl, Mekke, Medine ve Irak bölgelerini dolaştı; ardından Bağdat’a yerleşerek otuz yıldan fazla bir süre öğretimle meşgul oldu. Dolaştığı bölgelerdeki âlimlerden Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’ini dinledi. Bunlardan, kendisini Buhârî’nin icâzet halkasına bağlayan ve eserin büyük kısmını semâ, geri kalan kısmını da kıraat (arz) yoluyla aldığı Câmiu’l-Ezher muhaddisi Nâsırüddin Muhammed b. Ebü’l-Kāsım el-Fârûkī, Mescid-i Nebevî muhaddisi Ebü’l-Hasan Ali b. Ebû Yûsuf ez-Zerendî ve Harem-i şerif muhaddisi Cemâleddin Muhammed b. Şehâbeddin el-Ensârî el-Mekkî en başta gelenlerdir
Tam adı:
Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Yûsuf b. Alî el-Kirmânî شمس الدين الكرماني
Doğum:
786
Ölüm:
1384

Okurlar

3 okur beğendi.
8 okur okudu.
1 okur okuyor.
4 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Rüyanın mahiyeti
İlk islam filozofu Kindî’ye (ö. 252/866 ?) insan, uyku halinde duyularını terk eder. Ancak bu terk ediş, ölümden farklı olarak insanın canlılığı devam ederken gerçekleşir. Çünkü uyku hali nefis için söz konusu değildir. Eğer nefis uyumuş olsaydı uyku ve uyanıklık arasındaki fark bilinemezdi. İşte ‘rüya’ nefsin düşünceyi kullanıp duyunun kullanımını kaldırması’ndan ibarettir. Böylece nefsin düşünceden aldığı formlar, mısavvire gücü sayesinde kendisinde bir intiba oluşturur.
Musavvire: İslâm düşüncesinde insanî nefsin idrak güçlerinden biri; âlemdeki bir varlık mertebesinin adı.
Nefsin her duyuya özel algısı ve hareketi vardır
Organlar şehrin meslek sahipleri gibidir Akıl yasa, kalp o şehrin sultanıdır Öfke muhtesip şehvet tahsildar Bunlardan biri zalim olur diğeri cahil olursa Tahsildar hiçbir şart koşmazsa Akıl onu muhtesibe teslim eder Eğer muhtesip hiçbir kötülük düşünmezse Akıldan ona yetki verilir Eğer söylediklerimden fayda bulurlarsa Padişah mutlu, ülke huzurlu olur Ancak eğer herkes şöhrete talip olursa Kral da mülk de tamam olmaz . *Şeyh Sinâî
Muhtesip: ihtisab vergisini topladığı için bu yönüyle maliyeyi ilgilendirirken, aynı zamanda sanat ve ticaret hayatını düzenleyen bir görevli idi.
Reklam
Reklam