Alan Sokal

Alan SokalŞakanın Ardından author
Author
8.7/10
18 People
64
Reads
7
Likes
1,504
Views

Alan Sokal Posts

You can find Alan Sokal books, Alan Sokal quotes and quotes, Alan Sokal authors, Alan Sokal reviews and reviews on 1000Kitap.
Epistemolojinin etik üzerindeki etkilerine ilişkin basit ama oldukça önemli bir örnek de, gerçek hayattan verelim mesela. Yahudiliğin, Hristiyanlığın ve de İslamiyetin kutsal kitapları, kadının kocasına (ama kocanın karısına değil) itaat etmesi gerektiğini söyler. Bu, kutsal kitaplarını ciddiye alanlar için ilahi bir emirdir ve salt insan mantığıyla geçersiz kılınamaz; insan mantığı bu emri uygulamamanın bahanesi olamaz. Fakat ya dinin olgusal iddiaları hatalıysa? Ya sözde tanrının yazdığı bu metin aslında insan elinden çıkmaysa? O zaman insan ırkının yarısı, hiçbir haklı gerekçe olmadan baskı görüyor demektir.
Sayfa 509Kitabı okudu
Yahudilik, Hıristiyanlık, İslamiyet ve Hinduizmde yer alan olgusal iddialara sadece “yanılsama” diyebiliyorum, çünkü var olan kanıtlara dayanarak en rasyonel yargılamamla sadece yanılsama olabilirler. Entelektüel dürüstlüğün beni götürdüğü yer işte burası. Bunun ilerici olduğunu veya herhangi bir kesimin samimi demokratlarının entelektüel olarak dürüst olmazken politik olarak etkili olabileceklerine de inanmıyorum.
Sayfa 479Kitabı okudu
Reklam
Zengin ülkeler arasında Amerika, çok büyük farkla, dinin ahlak için zorunlu olduğu inancının en güçlü olduğu ülke. ABD'ye kıyasla bu oranın en düşük olduğu ülkeler İsveç (%10), Çek Cumhuriyeti ve Fransa (%17)’da, biraz da yüksek olacak şekilde Britanya (%22), İtalya (%24) ve Rusya (%26)’da; sonra Kanada (9630), Japonya (9633), Almanya (%39) ve İsrail (43%)’de. Sadece Güney Kore (%56) oranla ABD'nin tutumuna yaklaşıyor. En fakir ülkelerde ise en düşük oran sadece Çin (%17)’de görülüyor, diğer sonuçlar ise şöyle: Ukrayna (%42) ve Meksika (%53), Lübnan ve Hindistan (ikisi de 66%), Güney Afrika (%74), Nijerya (%82), Brezilya (%83), Türkiye (%98) ve Mısır (%99).
Sayfa 478Kitabı okudu
Ahlak hakkındaki insan sezgilerinin çok büyük oranla evrensel olduğuna dair bazı kanıtlar da olduğuna göre, din, daha çok tüm insanların paylaştığı ahlak kavramlarının olaydan sonraki rasyonelleştirmesi olabilir.
Sayfa 478Kitabı okudu
Sam Harris
Krallar ve başkanlardan sonra, kitaplarımızın hiçbirinin evrenin Yaratıcısı tarafından yazıldığına dair kanıtımız olmadığını kabul etmenin zamanı geldi. İncilin, Dünya’nın düz olduğuna inanan ve el arabasını, gelişen teknolojinin nefes kesen bir örneği olarak görecek olan, kumda yayılmış erkekler ve kadınlar tarafından yazıldığı kesin görünüyor. Dünya görüşümüzün temeli olarak böyle bir belgeye dayanmak... insan aklının laik politikalarla ve bilimsel kültürle yeni yeni kendi üzerine kazıdığı iki bin yıllık medeniyetin getirdiği kavrayışları inkâr etmek olur.
Sayfa 426Kitabı okudu
Gateshead’de, kamu kaynaklarının aktarıldığı bir Hıristiyan okulunun yaratılışçılığı öğrettiği ortaya çıktıktan sonra, Tony Blair’e, Parlamentoda, "devlet okullarında, Darwin'in evrim teorisinin yanında yaratılışçılığın da öğretilmesine izin verdiği için” mutlu olup olmadığı soruldu. Blair doğrudan cevap vermekten kaçındı; söz konusu okulu destekledi ve şunları söyledi: "Sonuçta, daha çok çeşitliliği barındıran bir okul sistemi, çocuklarımız için daha iyi sonuçlar doğuracaktır.” (Avam Kamarası 2002) Francis Wheen (2004, ss. 114-115)’in de iğneleyici bir şekilde belirttiği gibi: Sözde laik ve ilerici bir hükümetin lideri buradaydı ve muhtemel hakikatin, bariz yalancılığa tercih edilir olduğunu savunmaya davet edildiğinde, bu fırsatı değerlendirmeyi reddetti— ve aslında kötü bilim öğretilmesini, ‘çeşitlilik’ adı altında meşrulaştırdı... Ya bazı okullar öğrencilerine, Ay’ın İsviçre peynirinden yapıldığını ya da yıldızların, Tanrı'nın papatya tacı olduğunu öğretseydi? Bu, Blair’ın ‘daha çok çeşitliliği barındıran okul sisteminin başka bir sağlıklı sonucu olarak resmi biçimde kabul edilir miydi?
Sayfa 422Kitabı okudu
Reklam
Ian McEwan (2006)
1970'lerin ortasında sanırım hiçbirimiz... şimdi dinle uğraşmaya bu kadar çok zihinsel alan ayıracağımızı düşünmezdi. Bu meselenin çoktan kapanmış olduğunu sanıyorduk.
Sayfa 415Kitabı okudu
Sadiq al-'Azm (1982, s, 116)
Din ve bilim arasındaki mücadelenin özelliklerini gizlemeye çalışmak, dini savunmak için harcanan ümitsiz bir çabadan başka bir şey değildir.
Sayfa 383Kitabı okudu
Fakat, dünyaya bilimsel bir tutumla yaklaşmak, hâlâ büyük ölçüde bir azınlığın tarzıdır; hatta bu durum, bilimin teknolojik ürünlerinin yaygın olduğu ileri sanayi ülkelerinde de aynıdır. Bilim pek çok açıdan, hem yöntemleriyle hem de sonuçlarıyla, insan psikolojisine, aykırı düşer; sahte bilim, türümüz için çok daha “doğal” olabilir. Bilimsel bir bakış açısını korumak, hayal ürününe dayalı, amaçsal ve antropomorfik düşünme biçimiyle; olasılık, bağıntı ve nedensellikle ilgili yanlış hükümlerle; gerçekte olmayan örüntülerin algılanmasıyla ve en beğendiğimiz teorilerin çürütülmesinin değil onaylanmasının peşinde olma eğilimiyle devamlı entelektüel ve duygusal bir mücadele içinde olmayı gerektirir.
Sayfa 382Kitabı okudu
Gelişmekte olan ülkelerin büyük kısmında ise aksine, derin toplumsal ve ekonomik kaymalar, güçlü ve popüler bir dinsellik ve zayıf (ya da olmayan) liberalizm ve laiklik gelenekleriyle bir arada duruyor. Bu koşullarda, dinden ilham alan gerici modernizm, kalıcı bir tehdit ya da bazı ülkelerde, süregelen bir gerçektir.
Sayfa 378Kitabı okudu
193 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.