“Try to change the dislikable conditions you can change, have to serenity to accept those who cannot change, and have the wisdom to know the difference.”
Kendini kabul etmek, özelliklerin ve eylemlerin her ne olursa olsun, kendini, varlığını ve hayatta olup, alabildiğine mutlu olma hakkını tam anlamıyla kabul etmek anlamına geliyor. Benlik saygısı, özgüven, kendine saygı göstermek anlamına gelmiyor. Tüm bu terimler, bir şeyi iyi yaptığın için ya da diğer insanlar senden hoşlandıkları için kendini kabul edebileceğini düşündürüyor. Kendini kabul etmek ise, hayatta olduğun ve kendini kabul etmeye karar verdiğin için kendini kabul etmek demektir. (Sadece var olduğun için değerlisin, herhangi bir başarı ya da belli özelliklere sahip biri olarak kendini değerli bulmak aynı zamanda akla yine bu sebeplerden dolayı 'değersiz' bulunabileceğini de getirir.)
Varsın şanssızlıklar olsun. Varsın insanlar ve olaylar başıma dert açsın. Varsın yaşlanayım ve fiziksel hastalıklar ve ağrılarla kıvranayım. Varsın gerçek kayıplar ve kederler yaşayayım. Her ne olursa olsun, kendi duygusal kaderimin yaratıcısı ve hâkimi büyük ölçüde benim. Başım ve bedenim kana bulansa da boyun eğmemeye kararlıyım. Yaşamın fırtınalarına karşın başımı sokacak bir sığınak arayıp bulacağım. Ara sıra bulamasam da, ellerimi kaldırıp sızlanmayacak ve ağlamayacağım. Amaçlarım yaşamak ve yaşatmak. Varlığından emin olduğum tek yaşam bu. Yaşadığım için mutluyum. Yaşamımı sürdürmeye ve çeşitli mutluluklar bulmaya kararlıyım. Her ne olursa olsun!
Ne var ki pratikte tüm insanlar ve özellikle de çocuklar, başlarına “gerçekten” kötü şeyler geldiğinde, üzüntü ve hayal kırıklığı duygularının ötesine geçerler. Bu gibi şeyler öyle kötüdür ki kesinlikle var olmamaları gerekir. Ayrıca bu insanlar kötü şeylerin daima var olacağı ve hiçbir zaman düzelmeyeceği gibi yanlış bir fikre kapılırlar.
Varsın şanssızlıklar olsun. Varsın insanlar ve olaylar başıma dert açsın. Varsın yaşlanayım ve fiziksel hastalıklar ve ağrılarla kıvranayım. Varsın gerçek kayıplar ve kederler yaşayayım. Her ne olursa olsun, kendi duygusal kaderimin yaratıcısı ve hâkimi büyük ölçüde benim. Başım ve bedenim kana bulansa da boyun eğmemeye kararlıyım. Yaşamın fırtınalarına karşın başımı sokacak bir sığınak arayıp bulacağım. Ara sıra bulamasam da, ellerimi kaldırıp sızlanmayacak ve ağlamayacağım. Amaçlarım yaşamak ve yaşatmak. Varlığından emin olduğum tek yaşam bu. Yaşadığım için mutluyum. Yaşamımı sürdürmeye ve çeşitli mutluluklar bulmaya kararlıyım. Her ne olursa olsun! Bu benim en büyük görevim. Bu görevi tamamen ve coşkuyla kabul ediyorum.