Özetle yaşam boyu beklersin. Sevmeyi, sevilmeyi, adam yerine konmayı, değer görmeyi… Bu açıdan bakınca beklemek, çoğu zaman aramaktan fazla yorar insanı.
Bir ülkenin eğitim sisteminin amacı;
katiyen edilgen, silik, sinmiş, bir kayıt cihazı gibi her verileni sorgusuz alan çocuklar yetiştirmek olmamalıdır.
Bu noktada eğitim sistemleri içerisinde dünyada bir numara kabul edilen Finlandiya örneğine değinmeden geçmek istemiyorum. Haftalık ders saatinin yirmi saati geçmediği ve günde en fazla dört saat eğitim yapılan bir ülkeden söz ediyorum.
Bize göre oldukça kısa gelen ders saatine rağmen sistemde ev ödevi uygulaması bulunmuyor. Günlük hayatta işe yarayacak türden bilgi ve beceriler, yaparak ve yaşayarak öğrenme modeline uygun olarak derse dönüştürülmüş o kadar. Sistem, tamamen öğrenciyi merkeze alıyor. Kendi kendine yetebilen ve hayattan zevk almasını bilen bireyler yetiştirmeyi amaç ediniyor.
Her şeyden önce bence, bu kitap bir çırpıda okunmayabilir.. Belki de ben öyle yaptığım için böyle düşünüyor olabilirim, bilemiyorum. Aralıklarla okuduğum bu kitapta, kişisel olarak "Benim için cazip olan ne idi? Ben ne buldum? İncelememi daha çok bu açıdan yapacağım:
Yer yer, Ali Fuad Başgil'in
Zaman zaman bilinen ve çok okunan kitapların dışına çıkarak yeni yazarları denemenin, onların hayal ve düşünce dünyalarını keşfetmenin yararına inanıyorum. Bundan da müthiş keyif alıyorum. Bu aralar bu bağlamda seçtiğim ilk kitap Ali Bahadır Sevinç’e ait “Tomurcuklar Açsın Diye.”
Kitaba uzaktan baktığınızda, kitabın ismiyle uyumlu kapak resmi