Ali Gülhan Gönderileri
Ali Gülhan kitaplarını, Ali Gülhan sözleri ve alıntılarını, Ali Gülhan yazarlarını, Ali Gülhan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çavdar mahmuzu, çavdarın üzerinde parazit olarak yerleşen ve orada yaşayan bir mantar türüdür. Bu mantar, zehirli ergot alkaloitleri sayesinde insanlar tarafından tüketildiğinde birçok hastalığın yanısıra merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları da ortaya çıkarmaktadır. Kontamine olmuş çavdarla beslenen hayvanların ölmesinin yanında, Orta Çağ'da
Sayfa 138
Osmanlı İmparatorluğu'nun en mahrem ve belki en mühim odalarından birisi saray içinde bulunan Harem Dairesi'dir. 19. yüzyıla kadar küçücük odalar şeklindeki bu odalar, dünyaya hükmeden ve çağının en güçlüsü olan Devlet-i Aliyye padişahlarına yetmekteydi. Çağın hâkim düşünce anlayışı büyüklük ve debdebe değil, mütevazılık ve estetik şeklindeydi. Ne zaman ki işler kötüye gitmeye başladı, binalar daha ihtişamlı hale getirildi ve küçücük dairelere sığmamaya başlandı. Küçücük bir lale veya gülün sağlayabileceği estetik anlayışı yerini, estetiğin büyüklükle ilişkilendirdiği düşünce anlayışına devretti.
Çavdar mahmuzu, çavdarın üzerinde parazit olarak yerleşen ve orada yaşayan bir mantar türüdür. Bu mantar, zehirli ergot alkaloitleri sayesinde insanlar tarafından tüketildiğinde birçok hastalığın yanısıra merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları da ortaya çıkarmaktadır. Kontamine olmuş çavdarla beslenen hayvanların ölmesinin yanında, Orta Çağ'da 40
Sayfa 138
Doğadaki en önemli dengelerden bir tanesi de aşırı tüketimin olmamasıdır. Elbette bitkiler savaşırlar, kendilerini korumak için mekanizmalar oluştururlar ama bu durum hiçbir zaman savurganlığa sebep olmaz. Çünkü doğada sömürü yoktur, yaşamın devamı için birliktelik ve dayanışma vardır. Bir alakarga meşe palamudu yerken, bir kısmını da toprağa gömer ki meşenin neslinin devamına katkıda bulunsun. Sonsuz kaynak olmadığını, açgözlülüğün gelecek nesillere verebilecek zararını kargalar, insandan daha ince bir şekilde hesaplamaktadır.
Bütün ortak etkileşime göre kendini adapte etmiş bir bitkiyi evde bir saksıya hapsetmek, şüphesiz ki bitkiler açısından istenmeyen bir olaydır. Bitkiyi kendi habitatından koparmak geliştirdiği tüm mekanizmaları çöpe atmak gibidir.
Sayfa 91
Bir ağaca yaslanıldığında bile, karıncalar gelip ısırmaya başlar. Örneğin akasya ağacı, bal özü karşılığında gün boyu karıncaları çalıştırmaktadır. Karıncalar, ağacı diğer böceklerden ve memelilerden korumaktadır. Çünkü karıncalar, karşılıklı fayda sağladığı türe başka bir canlının yaklaşmasını engellemektedir. O yüzden bir ağaca doğrudan
Sayfa 104