Ali Karakoyunluoğlu

Ali Karakoyunluoğluİnsanın Yetkinlik Sevgisi author
Author
0.0/10
0 People
3
Reads
1
Likes
293
Views

About

Readers

1 readers liked.
3 readers read.
7 readers will read.
Reklam

Quotes

See All
Gazâlî’ye göre mademki bilgi, güzelliği ve şerefi itibariyle sevilen bir şeydir ve onunla mevsuf olan için bir süs ve yetkinliktir, o halde sevgiyi hak eden yalnızca Allah'tır. Bilginlerin bilgileri O’nun ilmine göre bilgisizliktir. Asrının en bilgini ile en bilgisizini tanıyan bir kimsenin, bilgi sebebiyle en bilgini terk edip bilgisizi sevmesi mümkün değildir. Allah'ın ilmi ile yaratıkların ilmi arasındaki farklılık (tefâvüt), yaratıkların en bilgini ile en bilgisizi arasındaki farklılıktan çok daha fazladır.
Selef-i salihîn zamanında ‘ilim’ ile kastedilenin Allah'ı ve O’nun ayetlerini, kullarını ve fiillerini bilme olduğunu belirten Gazâlî, İbn Mes‘ûd’un (ö. 32/652-53), Halife Ömer’in ölümü dolayısıyla sarfettiği “İlmin onda dokuzu öldü.” sözündeki ‘ilim’ kelimesini ‘el-ilm’ şeklinde lâm-ı tarifle ifade ettiğine ve el-ilmi Allah'ı bilmek olarak açıkladığına dikkat çeker. Ne var ki ona göre âlimler, bu kelimeyi hususî mânâda kullanmak suretiyle değiştirmişler, çok kere ‘ilim’ kelimesini fıkıh ve diğer meselelerde karşılıklı münazara mânâsında kullanmışlar ve bu mânâdaki ilimle âlim olanları “hakikî âlim”, “ilimde üstad”, “ilimde en büyük” gibi nitelemelerle taltif etmişlerdir. Bu da bu türden münazaralarla meşgul olmayanların, ilim ehlinden sayılmamasına yol açmıştır. Oysa Kur'ân’da ve hadislerde faziletlerinden bahsedilen ilim ve âlimlerin çoğu, Allah'ı ve O’nun fiil ve sıfatlarını bildiren ilim ve âlimler hakkındadır.
Reklam
İbn Sînâ’ya göre sureti idrak etmek ile mânâyı idrak etmek arasında şöyle bir fark vardır: Suretin idraki, bâtın nefis ve zâhir duyu tarafından birlikte gerçekleştirilir fakat burada öncelik duyuya aittir. Meselâ koyun kurdu ilk olarak zâhir duyusuyla idrak eder ve sonra da bâtın nefis bu idrake eşlik eder. Mânânın idraki ise nefsin mânâyı doğrudan duyulurlardan idrak etmesidir. Meselâ koyunun kurtta, kendisinin korkmasını ve ondan kaçmasını gerektiren mânâyı –duyuyu kullanmaksızın– idrak etmesi böyle bir idraktir. Kısacası kurtta, ilkin duyunun sonra bâtın güçlerin idrak ettiği şey suret, bâtın güçlerin idrak edip duyunun idrak etmediği şey ise mânâdır. 168
Sevgiyi yalnızca Allah’ın hak ettiğini düşünen Gazâlî’ye göre kula düşen, bir başkasını Allah'a nispet etmeksizin sevmemektir. Şayet severse, bu onun marifetullah hakkındaki bilgisizlik ve yetersizliğini gösterir. Meselâ Hz. Peygamber, Allah'ı sevmeksizin sevilmez. İlim ve takva sahiplerine yönelik sevgi de böyledir, zira Allah sevildiği için O’nun sevdiği de sevilir. Onlar, hem sevilen tarafından sevildikleri için hem de sevileni sevdikleri için sevilirler. Bütün bunlar, aslın sevgisine (hubb) râcidir.
Gazâlî, insan kalplerini de etkilenen ve değişen ve hatta insanlar tarafından değiştirilebilen varlıklar arasına katmaktadır. Gazâlî, insanın, etki edemediği ve değiştiremediği varlıkları nasıl hükmü altına almak istediğiyle ilgili dikkat çekici şöyle bir fikir ileri sürer: Mevcûdât insanın yerküreye ait şeyler (ardıyyât) gibi kendisinde tasarrufa güç yetirdiği ve Allah'ın zatı, melekler ve gökler gibi kendisinde tasarrufa güç yetiremediği şeklinde ayrılınca, insan göklere ilimle, ihatayla ve esrarına muttali olarak hâkim olmak ister ki bu da bir tür istîlâdır. Zira malum, adeta ilmin altına dâhil olmuş ve ihata edilmiştir. Bu durumda âlim onu istîlâ edendir. Bundan dolayı insan Allah’ı, melekleri, felekleri, yıldızları, göklerin bütün ilginçliklerini, denizlerin, dağların ve gayrının bütün ilginçliklerini bilip tanımak ister. Çünkü bu, onlar üzerinde bir nevi istîlâdır ki istîlâ da bir nevi kemâldir. 53 Demek ki insan, Gazâlî’ye göre etki edemediği ve değiştiremediği varlıkları bilmek suretiyle hükmü altına almak isteyen bir varlıktır.

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Reklam
Henüz kayıt yok