İnsan denen yaratığın, muhakkak ki aklı, sabrı, canı vardı. Bunların hududunu geçirecek olaylar, aklı durdurur, sabrı taşırır, belki de canı çıkarırdı.
“İnsan, ister cahil, ister aydın olsun, bir konuda söz söyleyebilmek için yetkili bulunsun bulunmasın, çevresinde duyduğu ve gördüğü şeyler üzerinde çoğu zaman bir yargıya varır; göğün mavi olduğunu bilmeyen kör, kamanın sesini duyamayan sağırdır. Yargılar, gerçek ve değer, başka bir deyimle kesin ve oynak yargılar olmak üzere ikidir. Gerçeklik yargılarına yetkili olmayanlarınki görmediği için kesindir. Ve az ayrıntılarla hepsi birbirinin aynıdır; iğriliği açık olan bir şeyin doğruluğu üzerinde tartışılmaz.”