1 Ocak 1935'te o dönemde Adana iline bağlı olan Kadirli'de doğdu. Ailesi çiftçiydi. İlk ve orta okulu Kadirli'de okudu. Mersin Lisesi'nde sürdürdüğü öğrenimini, sağlığı nedeniyle yarıda bırakarak Kadirli'de, Adana'da ve İstanbul'da çeşitli işlerde çalıştı. Bunlar arasında çiftçilik, gazete satıcılığı, sinema biletçiliği, avukat yazmanlığı, redaktörlük, gazetecilik ve yayımcılık sayılabilir.
İstanbul'da Çevre Yayınevi'ni kurdu (1959). Kadirli'de Karacaoğlan adlı haftalık bir gazete çıkardı (29 Temmuz 1960, 12 sayı). 1960-83 arasında Türk Dil Kurumu'nda Yayın ve Tanıtma Kolu uzmanı olarak çalıştı, Kurum'a 1983'te el konulması üzerine istifa ederek ayrıldı. O tarihten sonra dil ve yazın çalışmalarını Ankara'da sürdürdü.
Ankara Radyosu'nda Kitap Saati'ni (1962-63) ve Türkiye Radyoları'nda Türk Dil Kurumu adına Arı Dile Doğru,Ana Dilimiz, Öz Dilimiz programlarını hazırladı (1963-66). Türkiye Radyoları'nda her akşam olmak üzere bir yıl süreyle yayımlanan, Atatürk'ünSöylev'ini ilk kez günümüz diline aktararak sunanlar arasındaydı.
Ulus gazetesinin haftalık sanat-edebiyat sayfasını yönetti (Nisan 1970-Nisan 1971, 51 sayı); Halkçı gazetesinin sanat-edebiyat sayfasını yönetti (1973); şiir dergisi Yusufçuk'u çıkardı (Ocak 1979-Aralık 1980, 24 sayı). Türk Dili dergisinin yazı kurullarında yer aldı. Çağdaş Türk Dili dergisinin kurulmasına ön ayak oldu ve dergiyi genel yayın yönetmeni olarak bir süre yönetti. Hürriyet topluluğunun yayımladığı Hürgün gazetesinde serbest yazar olarak çalıştı (1985).
Öz Türkçe Sözlük kitabı 12 Mart döneminde toplatıldı ve bir buçuk yıl süren yargılama sonunda aklandı. Çocuklar için bir Türk şiiri seçkisi olan ve Kültür Bakanlığı'nca yayımlanan Kırlangıcın Kanat Vuruşu da 12 Eylül döneminde savcılıkça soruşturuldu ve kitap hakkında takipsizlik kararı verildi.
Dil Derneği'nin ve Edebiyatçılar Derneği'nin kurucularındandır.
24 Haziran 2008 tarihinde, uzun süredir tedavi gördüğü evinde yaşamını kaybetti. Cenazesi, 25 Haziran 2008 Çarşamba günü öğle namazının ardından Ankara Küçükesat Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi .
(İdefix)
Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
Sayfa 42 - Kültür bakanlığı yayınları / KIZÇOCUĞUKitabı okudu
Düşteyim işte, çıkageldi bir güz yeli.
Hafiften. Bir buğu gibiydi gök.
Ey kendini saklayan geçmiş, ince tül ardında;
Güz geldi ve yıldızlarını üstüme dök.
SONSUZ BIR ŞIMDIKI ZAMAN
Gümüştür Ay, altındır başak
Yaz geldi yine, ey çılgın!
Her sabah, ardından şu dağın
Güneş biraz daha güzel doğacak.
Söyle, sesini duymak, görmek seni
Ne zamandır böyle yasak bana?
Göçüm kalkar gider, ben çılgınca
Koşardım, bilmeden bastığım yeri.
Sonsuz bir şimdiki zamanda yaşar
Düşler ki, artık avucumdadır;
Gökyüzünü kocaman bir çadır
Gibi üstüme örtüp yatar
Ve gezinirdim uykularımda,
Hiçbir şeye benzemez yara
Acısa da, derinde, ta derinde.
Şiirin o eski gümüş bahçelerinde
Ozanları gördüm, şiirdir tek yasa
Ah şiir ah, göğsümde ulu bir dağ!
Nasıl oldu da bunu atladım!
Sözlük okuma sapıklığımın bir parçası olan bu kitap hakkında bir kaç kelam etmek isterim.
Yaşar Kemal hakkında sayfalar dolusu yazıp söyleyebiliriz. Ama bu sözlüğün farklı bir yanı var. "Yaşar Kemal Sözlüğü". Başka bir yazara özel hazırlanmış bir sözlük var mı bilmiyorum.
Bu sözlüğü edindiğimde, İnce Memed de geçen bilemediğim kelimelere tekrar tekrar bakmak oldu ilk işim.
Kelimelerin tamamı Yaşar Kemal kitaplarında bulunan kelimelerdir. Üstelik sözlüğün yapısı enfes. Hangi kelime hangi kitapta, hangi yayın evinde hangi basımda hangi sayfada geçmiş, nokta atışı yapmış sayın Ali Püsküllüoğlu. Üstelik ilgili cümleyi de eklemeyi ihmal etmemiş.
Kelimeler büyük çoğunlukla Çukurova dolaylarına özgü. Kalıplar, deyimler birbirinden güzel. Zaten Yaşar Kemal okuyanlar şakkadanak anlayacaklardır bazı kelimeleri. Hatta çoğusu ağzınıza yuva bile yapacak. Keşke kelimesi artık dimağımdaki yerini "keski" ye bıraktı mesela. Keşke kullanmıyorum her nedense.
Sözlük okuma adeti olan olmayan her Yaşar Kemal severin okuması halinde, müthiş yararı olacağını düşündüğüm kitap/sözlük.
Ali Püsküllüoğlu'na bu değerli çalışması için teşekkür ederim.
Okuyacak olanlara iyi okumalar dilerim.
Evet, okunur. Roman, hikaye ya da şiir okur gibi sözlük de okunur. Hem yeni kelimeler öğrenmek için hem de kullandığınız kelimelerin kökeni ve genel kullanımı dışında geldiği anlamları kavrayabilmek için. Yeni öğrendiğiniz kelimeyi yazılı ya da sözlü iletişimde kullanmak zorunda da değilsiniz. Biliyor olmanız sözcük dağarcığı ve sözcük bilinci açısından yeterli olacaktır. Sözlük okumanın dil becerisine ve okuduğunuzu anlamaya olan katkısını çok kısa bir sürede gözlemleyebilirsiniz. Emin olun. Düşünme biçimimizi önemli derecede şekillendiren "grafikler" bütününü ve ardındaki evrenleri kavrayabilmek adına, sizi göstergelerin dünyasına davet ediyorum!
Ekstra
Argo: dilimize Fransızca yolu ile girmiş olduğunu söylüyor kaynaklar. Fransızca biçimi "argot", söylerken sondaki "t" ünsüzü söylenmiyor imiş.
Argo için The Oxford Universal Dictionary (1967) şu bilgileri vermiş; 1890 dan beri kullanılıyor.Fransızca ve kökeni bilinmiyor.Jargon, slang ya da hırsız, serseri sınıfının özel söz