Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali Yaşar Sarıbay

Ali Yaşar SarıbayGlobal Bir Bakışla Politik Sosyoloji yazarı
Yazar
Derleyen
8.4/10
20 Kişi
126
Okunma
13
Beğeni
2.755
Görüntülenme

Ali Yaşar Sarıbay Sözleri ve Alıntıları

Ali Yaşar Sarıbay sözleri ve alıntılarını, Ali Yaşar Sarıbay kitap alıntılarını, Ali Yaşar Sarıbay en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
~~Belli bir gruba mensup olabiliriz fakat kendimize özgü olmayi da becerebilmeliyiz , nevi şahsına münhasır olarak... ~~ ******* Marx "tarihi insanlar yapar ama kendilerine verili koşullar içinde derken haklıydı. Aynı şey entelektüeller için de geçerlidir: Topluma "olduğun gibi olma!" derken, entelektüel de verili koşullardan hareketle bunu söylediğinde "sahici" bir şey söylemiş olur; dolayısıyla toplumu anlayarak dönüştürmeye katkıda bulunabilir. Artık global bir toplumda yaşadığını, fakat o toplumun bina edilmesinde kullanılan harcın, nev'i şahsına münhasır bir öğesi olduğunu unutmadan...
Kpss tayfası , bu yıl bunu soracaklar ... :q
İslamcılığın devlet politikası olmaktan çıkışı, 1912'de Balkan Savaşları'nın bitmesine denk düşer. O zaman iktidarda olan Ittihat ve Terakki Partisi, daha önce belirtilen milliyetçi akımların etkisiyle İttihad-ı Islam politikasından vazgeçmiş ve Türk milliyetçiliğine yönelmiştir.
Reklam
Bu anlamda din, Luhmann'ın yaklaşımıyla, belirlenemeyenin toplumu maruz bıraktığı hayati problemleri ehlileştirerek, onların üstesinden gelmeye, dolayısıyla olumsal (contingent) durumları katlanabilir kılmaya girişen bir işlev görür (Luhmann, 1984: 1).
Globalleşmenin dinin mensuplarını değiştirmesi/dönüştürmesi dinin kendisini değiştirdiği/dönüştürdüğü anlamına gelmez. Değişen/dönüşen, Oliver Roy'un İslam'ın Batılılaşması için isabetle belirttiği gibi, "din değil dindarlık biçimidir, yani müminin dinle arasındaki şahsi ilişkidir; değişen, dinini dile getirme ve onu hayata geçirme biçimidir yoksa dogmaların kapsamı değil" (Roy, 2003: 17).
Fakat akıl ile kalp arasındaki çatışma ve çelişme çözümsüz olduğu için, esin kaynağı Schopenhauer gibi Durkheim da insanın son tahlilde acı, üzüntü ve gerilime tabi olduğunu söyler: Insan olarak sadece rasyonel değil, irrasyonel (duygusal ve arzulayan) varlıklar olmamız bizi bireysel, egoistik ve ahlâka aykırı amaçlara da yöneltir.
Schopenhauer'e göre, acı çekmek hayatın özü olup, insan doğasının kaçınılmaz sonucuydu.
Reklam
Durkheim, "saf akıl"ın (pure mind) toplumun tanımlayıcı unsuru olduğunu söylemişti ama bunun yanında, kalbin akıldan daha güçlü olduğunu da vurgulamıştı (Mestrovic, 1988: 57).
önemli .
Iris Murdoch, din ile moralite arasında en belirgin köprünün "erdem" (virtue) olduğuna ve bu sayede dolce vita'nın ve materyalizmin önünün tıkanabileceğine dikkatlerimizi çekmisti (Murdoch, 1993: 481).
İnsanin kendini begenmişliği , kendi kendine koyduğu en büyük sınırlardan biri olmuştur. ( Wallerstein )
Bazı şeyler gösterişci şekilde tüketilmekte...
Çünkü tekrarlarsak, motto "görünüyorum o halde varım" ise, görünmeme yarayan "muteber" olan ne ise, var olmamı da o sağlayacak demektir (Bu, "Müslümanlık" olabileceği gibi, "yurtseverlik", "demokratlık", "Atatürkçülük", "liberallik" vs. de olabilir).
Reklam
Schopenhauer' a göre ;
Ona göre, istenç, aklın değil, hepsi bilinçaltı ve duygusal mahiyetteki hayaller, dürtüler, duygulanımlar, tutkular ve duygulardan oluşan kalbin sesiydi ve bu ses bedenden gelmekteydi (Mestrovic, 1988: 57).
[G]enel olarak hızla değişen bir dünyayı anlayamamak ve birçok insanın yaşadığı güçsüzlük ve yabancılaşma duygusu, dünyanın yorumlanmasında tabiat-üstü bir gücün rolünů ve benliğin gerçek iletişimi olarak duanın bir sığınma olarak önemini artırmaktadır. -M. Castells
Bizim için temel mesele şudur: Dünyaya, hayata ve insana dair genel bir kavrayış olmadan, toplumsal görüngüleri analiz edece ğimiz zemin her halükarda kaypak ve son tahlilde indirgemeci olmaya mahkum olacaktır. Bu sebeple, toplumsal gerçekliğin, bireysel varoluşla sadece maddi pratik bir alanda değil, manevi duyusal bir düzeyde de, zihinsel temasının veya etkileşiminin söz konusu olduğu bir noktada yoğunlaşarak analiz yapmayı daha uygun görüyoruz
Atomculuk, bireyin toplumsal bağlarından yalıtılarak açıklama birimi yapılmasıdır.
Bireyin eğitimi ailede başlar , iyi bir toplum için kadının eğitilmesi şart ( Tanzimat’ta aşırı batılılaşma makalesinden )
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.