İnsan, kapıya kıstırdığı elinin acısı dinip rahatlarken duyduğu hazzı, canı yanmazdan önce o eli sıhhat içinde kıpırdanırken duymaz. Sizler acıyı tatmadan acısızlığın kıymetini bilmezsiniz.
Bu aşk dedikleri, adamın kendine yakışanı bulması mıdır; yoksa kendinde bulunmayanı araması mıdır?
Ne o, ne bu...
Aşk, adamın bilmediği şeyin kendisidir.
"Bu aşk dedikleri, adamın kendine yakışanı bulması mıdır ; yoksa kendinde bulunmayanı araması mıdır? "
"Ne o, ne bu... Aşk, adamın bilmediği şeyin kendisidir."
Beni Göremezsin Güzel Bi grup ile güzel Bi kitap okudum.annesi tarafından kör edilen Yusuf hayatı nasıl şekillenecek neler yaşayacak. Neler öğrenecek aşkı buldum derken içinde neler yeşeriyordu bence etkili bir kitap olmuş. Okuması biraz ağır ilerliyor Osmanlı zamanından anlatıyor.
Okumuş olduğum en ilginc kitap bu kitap olabilir.Kitap günümüzden yaklaşık 400 yıl öncesinde, Osmanlı zamanında geçiyor ve , bir cin tarafından bir insana yazdırılıyor.Kitap hem konu itibariyle hem yazılış biçimiyle ve döneminin günlük hayatına ışık tutan deyişleriyle gerçekten cok güzeldi.
.
Kitabımızda olaylar baş karakter olan Yakup'un annesi ve babasının aşkıyla başlıyor ama bu size sadece bir aşk hikayesi olduğunu düşündürmesin. Okurken size, hayatiniza yön verecek kıssalar, Peygamberlerin hayatlarindan kesitler var ve cidden çok guzel bir hikâyeydi.
.
Yalnız şunu belirtmek isterim ki ben başta kitaba zor adapte oldum. Ilk once olayları algılayamadım. Sonra okumakta zorlandığım kelimeler okuma hızımı düşürdü. Ama azmettim ve yaklaşık 70 sayfa okuduktan sonra hızımı alamadım. Belki sizlerde zorlanabilirsiniz fakat kitabın sonunda verdiğiniz emeğe değeceğine emin olabilirsiniz.
Kitap Yorumu//Beni Göremezsin-Alim Akça
.
400 yıl öncenin İstanbul'unda Sultan Süleyman zamanında yaşamış Fehmi adlı bir cinin hikayesini bir insana kaleme aldırışını ve cinin yaşadığı; mutluluklar, hüzünler, aşklar, pişmanlıklar gibi duyguların kaleme dökülüşünü okuyoruz. Hep korkulan varlıklar olan cinlere insanlar gibi kızan, üzülen, farklı farklı duygular yaşayan varlıklar olarak görmemizi sağlayan eser, aynı zamanda dönemin zorlu yaşam şartlarına ve aşklarına, yoksulluklarına, eğitimine de ışık tutuyor. 1600lü yılların Osmanlı'sında Leyla Hanım ve İhsan Efendinin aşklarına, oğlu Yakupla sınanışına şahit olacaksınız.
.
Kitap türünün ilk örneklerinden. Aynı zamanda cinlere farklı bir bakış açısıyla yaklaşırken; kıskançlıkların, hasetliklerin, hırsların dünyasını da bir cinin gözüyle okuyucuya aktarmış. Konu olarak aşırı orijinal. Yazım tarzı ve dili bana İhsan Oktay Anar'ı anımsattı.
.
Yalnız okurken zorlanabilirsiniz, zira çok fazla Osmanlıca kelime ve öge kullanımı mevcut. Belli bir lugat bilgisi olmayanların kitabı okurken aşırı zorlanacaklarını düşünüyorum. Osmanlıca kelimenin çokluğundan kaynaklı da hızlı okunamıyor kitap. Ama zamana yayarak günde 50 sayfa ile bu güzel eseri tadına vararak 1 haftada da okuyabilirsiniz. 50. Sayfadan sonra da konu daha hızlı akıyor zaten. Yazım diline de alışıyorsunuz.
.
Bu kitabı ilk duyduğumda beni çeken şey bir cin tarafından anlatılıyor olmasıydı. Cin dediysem hemen aklınıza korkutucu şeyler gelmesin bu sempatik, iyi bir cin.
.
Hikaye Sultan Süleyman döneminde geçiyor. Bu hikaye doğduğunda annesi tarafından kör edilen, uzun süre kör olduğu hissettirilmeyen, bir arayış içerisinde olan, herşeyi annesini bulmak için yapan Yakup'un hikayesi. İçerisinde aşk, mutluluk, hüzün, umut, pişmanlık duyguları işlenmiş.
.
Roman Esmaül Hüsna ile renklendirilmiş, onunla görmeyi anlatmış ve Ebru sanatıyla bütünleştirilmiş.
Kurgusu, akışı, anlatmak istedikleri çok güzel işlenmiş. Eski Türkçe kelimeler kullanılmış ama okudukça açılıyorsunuz. Eski kelimelerin kullanılması da hoş olmuş bence, hikayenin geçtiği döneme uygun olmuş.
.
Çok ayrıntıya girmeden genel kısa bir inceleme yazmak istedim. Keyifli okumalar .